Hakan-Akın programı 3 saat, izledim baştan sona.

İsmail Başkan'ın vasiyet sözü kaldı aklımda.

Ne güzel bir düşünce; üç dönem süresince aldığı ücretin toplamını hayır işlerinde kullanılmak üzere evlatlarına vasiyet etmiş İsmail Başkan.

Düşünce çok değerli.

Değerini ölçmek bize düşmez ama klavye izin verirse şunu yazmak isterim;

Belediyeyi mazbata sürecini beklemeden Üstün Başkan'a teslim etmek Kırkağaçlılık adına sevindirici geldi inancım o ki herkes aynı kanıdadır.

Üç dönemdir hakkı olan ücreti biriktirmiş saklamış, hemde altın olarak millete açıkladı o söyleşide.

İçimden, İsmail Başkan gerçekten övülecek bir davranış sergiledi. Onu zaman zaman klavye ölçülerinde eleştirdim Artık bir övgü yazısı kaleme almanın zamanıdır. 31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra el değiştiren belediyeler kamuoyuna yansıdığı kadarıyle rezalet derecesinde, borç batağına saplanmış yerler gördük, dahada göreceğiz. Ama İsmail'in durumu onlara benzememiş. Yetmedi aldığı hak edişinin kılına dokunmadan, hayır işlerine harcanacağını vasiyet etmiş. İzledim, üç saat.

Sohbetin sonlarına T.C. için söylediklerine katılmak mümkün değil. Bunu sonraya bırakalım.

3,5 kilo altın bağışına dönelim tekrar.

Gel sen İsmail Başkan bu vasiyeti geleceğe bırakma. Kim öle, kim kala, verdiğin kararı evlatlarına bırakma, hazır sağ, salimsin, sağlıklısın (duamız hep sağlıklı kal, uzun ömürlü ol). Ama o vasiyeti kendi ellerinle yerine getirki o, zaman hayatta olmayacak olanlarımız verdiğin kararı hayata geçirdiğini görüp, senden memnun kalsınlar. Kimse senin hakkında kötü düşünerek dünyadan göçüp gitmiş olmaz.Gidenlerimiz hem ahirette senden razı olarak huzur içinde olur, hemde ahirette verdiğin sözde durup hayırlı bir iş yaptığına sana şahitlik ederler. Dünyada ki klavye efeleride ağzının payını almış olurlar.

Ne dersin İsmail Başkan?

"İsmail Başkan 15 yıl anasının ak sütü gibi helal olanını biriktirdi ve o parayı halkına geri ödedi", derler. İşte o zaman kimse seni Kırkağaçlının gönlüden silemez, güçleri yetmez. Bu duyguyuda o parayla satın alamaz kimse.

Ne dersin İsmail Başkan?