Haber Detayı
03 Ekim 2021 - Pazar 22:34
 
KRİPTOLAR İŞ BAŞINDA AMA BİZ UYUMUYORUZ
"Kırkağaç için el ele" demek öyle bedava olmamalı. Hele gövde gösterisinde fetö taktiklerini asla barındırmamalı. Samimi ve yürekten olmalı.
RÖPORTAJ Haberi


Mevsim Sonbahar, ama sanki KırkağaçTV için bir mevsime girememe sancısı yaşıyoruz. KırkağaçTV yazarlarının kimsenin kontrolünde olmamak gibi bir özgürlüğü var. Kırkağaç için düşüncesi olanların, her koşulda söz sahibi oldukları bir platform. Hatta yazarların biri birbirleri ile çelişkileri ve düşünce ayrılıkları da olabilir, olmalı da esasın da. Bunu zenginlik görür KırkağaçTV. Ancak mevsim değişimiyle kast ettiğimizde tam olarak bu. İlk örnekle başlayalım.

 

Çalıştay'ın facebook paylaşımlarında 1966-1981 yılları arasında ki istatistiki bilgilerinin paylaşımın da başarılı görünen isimlerini yazdığınız da telefonla aldığınız bir tepkiden söz ettiniz sohbetimizde. Ondan başlasak olur mu?

MG- Evet iyi olur sanki.

KTV- Peki nedir konunun özü?

MG- 1966-1981 tarihleri arasında ki rakamlarda gördüklerimizde üç isim çıkıyor karşımıza. Onların (Halit Kayadipli, Orhan Davut ve Kazım Kayadipli) isimlerini anmamak yazın ahlaksızlığı olurdu. Bende bu ahlaksızlığı yapmadım. Ruhları şad olsun. Öylede yazdım. Sevgili abim (İ.İ.) telefonla aradı ve bunu protesto ettiğini söyledi. Gayet normal karşıladım. Çünkü önyargıyı yenmek çok zor. Kimbilir bizim bilmediğimiz yaşamışlıkları bunu anlamaya izin vermemiiş olabilirdi. Ama anlam veremediğim şu ki, KırkağaçTV ye yazmamak neyle açıklanabilir? Hoş yazması da çok dert değil bencileyin. Netice itibarı ile insan kendi yolunda yürümemiş, kime ne?

 

Bir diğer örnek (M.Ö) trafikteyken aradı. Uzun konuşma olanağım olmaması karşısın da o konuştu, ben dinledim. " Adı geçen üç ismin Kırkağaç'a ne yapatıklarını kendi sordu, kendi cevap verdi. Ve bu haberi akılcı bulmadığını söyledi. Bu günkü TUİK rakamları ile anladığını söyleyerek ciddiye almadığını anlattı. Daha sonra bu dostumuzu aradım ama 'başı ağrıdığı' için konuşamadım.

 

Daha sonra aramadı bir daha. Çünkü çok dikkate alıncak bir değer yaratan değil, aksine değerlerden fayda çıkaran bir hünerlidir kendisi.

 

Başka bir örnek daha verip sonlandırayım.

 

Yine KırkağaçTV de yazan bir abim, Amerika da yaşayan "ABD ye bağlılık yemininden başka hüneri olmayan biri" için bana "bu kadar 'paranoya' yapmaya gerek var mı?" diye teselli verip, sonrasında benim için paranoya dediği konunun içine balıklama daldı. 

 

Daldı da ne oldu?... sattığı kitaplarından pay istendi. Sonrasını bilemiyorum.

Konuyu şimdilik bu kadarla tutalım. İleride gerekirse daha genişletebiliriz.

 

KTV- Peki devam edelim öyleyse. Çok sert soru olsun bu sorum; "Amerikan sevicilik" demiştin önceleri, hatırlıyorum. Nedir bu  "Solda ki Ameriklan Sevicilik" ?

 

MG- Türkiye enterasan bir süreç yaşıyor son 30 yıldır. Gençler anımsamaya bilir bunu belki, çünkü günlük yaşıyorlar. Bu onların değil, onlara sunulan koşulların sonucudur esasında. 

Komik ama dün "Komünistler Moskovaya" diyenler bugün Moskova ile ilişkileri önemserken, dün "Kahrolsun Nato" diyenler, Natonun kuyruğunda yürüyorlar.

 

Yani görünürde ki süreç bir karmaşa gibi anlaşılıyor. Ama aslı öyle değil.

İşin aslı çok açık ve net, ortada.

 

İşin aslı "TARİH ÇARPITICILIĞI" tarih çarpıtıcılarının en iyi bildikleri şey kitlelerin aklını bulandırmak. Düşünsenize bu ülkenin 300 yüz yıllık gelişmeci, devrimci mirasını üstlenenler o, mirasın yok edicileri ile kolkola. Bunu anlatmak için koca bir kitap yazılmalı. Bahtsızlık şu ki bunları bu kadar kısa bir yazıda anlatmanın zorluğuda bizim gibilere düşüyor. Ama bilenler tabi ki işin farkın da. Çok uzatmayalım bencileyin olanı söyleyelim.

 

Ben bu ülkenin solcularından (!) korktuğum kadar kimseden korkmuyorum. Solculuk tehlikeli ve acı bir işbirlikçilik biçimi oldu artık...! (Ancak burada yanlış anlaşılmaya açık çok geniş bir yol var. Ben tabandan söz etmiyorum. Bu yanlış anlaşılmaya en büyük set budur. Hiç bir politik projelere halkı katmıyorum ben. O projelerin hayata uygulayanlaradır sözüm. NOKTA.)

 

Din cambazlarına bakalım...!

 

Bu halkı dinle-imanla yıllardır kandırdılar mı?

Evet kandırdılar.

 

Ama onların kandırma pozisiyonları bu günkü teknolojik ve bilimsel verilerle artık beş para edemiyor.

 

Fakat diğerleri öyle değil. Onlar şimdi özgürlük, adalet, insan hakları gibi kavramlarla kandırmaya soyunmuşlar. Ki öne sürdükleri sebeplerde ne yazık ki onlara fazlası ile yardımcı durumunda.

 

ABD-AB seviciliği, hayranlığı fazlası ile bu bayların dilinde sakız olmuş

 

Bu gün artık tehlikeli olan budur.

 

Bunlardan sakınmalıyız.

 

Tabi bunu söylerken eskiyemi sarılacağız ? Hayır...!

 

Hakikata sarılmalıyız. Gerçeğe sarılmalıyız.

 

O hakikat ne derseniz; ona da, "bedel ödenerek bilincecek GERÇEK" diyelim.

 

KTV- Bu söylediklerini anlamak için sanki biraz müneccim olmak lazım. Daha açık konuşamazmısınız?

 

MG- Tamda gülünecek durum bu. Müneccim olmaya ne hacet var. Bir az akıl ve bilgi yeterli. Zaten yoksa benim açıklama yapmama gerek var mı? 

Onuda anlamayacaksan güzel dostum. Gül geç diyelim.

 

KTV- Neyse ben konuyu Kırkağaç'a getireyim doğrusu. Ne görüyorsun Kırkağaç'ta?

 

MG- Ben Kırkağaç için gördüğümü değil de, görmek istediğimi söylesen daha iyi bir iş yapmış olurum diye düşünüyorum.

Sosyal Medya denen bu meret, bir toplumun aynası artık. O aynayı doğru gördükleri için bu gün soyanlar, çok rahat ve kolayca bu ülkeyi talan ediyorlar. 

Bu işin geniş açısı, biz açımızı daraltıp, Kırkağaç ölçeğinde bakarsak işi çok net görebiliriz...

Dün Meclisten halkın temsilcilerini kovanlar bu gün (konu başlığı intihal de olsa, samimiyse olumludur, desteklenir. Destekliyorum) "Kırkağaç için el ele" diye halkımızın temsilcilerini bir araya getirip, çözüm arayıp işleri düzeltme gereği duyuyorsa, bunu doğru okumalıyız. Samimiyet ölçülerinde yardımcı olunmalı. Çünkü Dr. Sami Mahir Kireşçi'nin "Kırkağaç Çalıştayı Programı" bu tür çalışmaları kapsıyor. Ancak şunun olmayacağı çok nettir ve açıktır. Bu çalıştayı kimse siyasi geleceği için kullanmamalı, kullanamamalı.

 

Bir toplumu yönetmek; o, toplumun uyanık evlatları varsa keyfi olmaz, olamıyor nitekim.

26 Temmuz 2021 tarihin de yayınlanan şu haberi okumuş olmalı Kırkağaç...(http://www.kirkagactv.com/haber-ve-kirkagac-icin-herkes-el-ele-4315.html) ...

Belediyemiz "Kırkağaç İçin El Ele" sloganımızı devam ettirip KIRKAĞAÇ ÇALIŞTAYI'nın parçası olmayı sürdürmesi, işin aslı pek sevindiricidir. Ancak samimiyetini görecekmiyiz? Umarım ki 3. dönemin son yarısında 4. dönem hazırlığı için yapılan bir iş olarak kullanılmaz. 

Bunu anlamak için sonuçları beklemek lazım. Zaman en büyük öğreticidir.

Önyargılı olunmamalı aslında. Böylesi değerli bir yola çıkanlara "dün neredeydin" diye sorulmamalı. 

İnsan ne zaman bir yanlıştan dönüyorsa ona destek verilmeli. Geçmişine bakılmadan hemde. Ama titizlikle gözlem altında bulunudurmayıda ihmal etmemeli...

İhmal etmiyoruz. 

Eleştirel bakışımızı sürdüreceğiz. Bildiğimiz kadarı ile yol göstereceğiz. 

 

KTV- "Kırkağaç İçin El Ele" derken Başkanımız yeni projesini çıtlatmış. Yıkılan Belediyenin yerine Kırkağaç'a yakışacak bir cami düşünüyormuş. Buna ne dersin?

MG- En son söylenecek sözü başta söyleyeyim. Samimiyetine, gerekliliğine ve doğruluğuna inanmak için sürüncemede kalan durumlara bakmak lazım.

Şehit cenazeleri gelince "kalabalık la toplu namaz kılınamaması" mazereti ahmakça bir mazeret diye düşünüyorum.

Kırkağaç'ta kaç ŞEHİDİMİZİN İSMİ YAŞASIN DİYE CADDE VE SOKAKLARIMIZA VERİLDİ?

Alay'dan aşağı devam eden caddeyi GAZİLERİMİZE İTAFEN "GAZİLER CADDESİ" önerisi geldi benden...

Sonuç ?

Hiç.

 

Kırkağaç'ın tarihsel değerini bildiğini sanmıyorum İsmail'in (ki Hasan Karaosmanoğlu başkanımıza sorsun öğrenir neden bu soy ismini tercih etti diye) yıllar oldu "Karaosmanoğlu Cami" neden bitirilemiyor ?

 

Keza o kutsal mekanın çaprazında Kırkağaç'a kuş bakışı bakılsa sırıtan bir modifiye edilmiş mekan var.

Kendi dükkanını. Onun inşaasını merak ediyorum ben.

Son derece mükemmel.

Şahane. 

Ama sormak isterim o dükkanın yapımı nasıl oldu?

Projesini kim yaptı?

Tadilat izni neye göre tanzim edildi?

Kaça mal oldu?

Hangi gelirden karşılan dı?

Kim, kime ödedi?

Yapan kim, yaptıran kim?

Bunları bilmek kamuoyunun hakkı mı, yoksa "kimseyi ilgilendirmez, keyfimin kayhasımısınız" durumu mu?

Ya !,

Bak ne çok soru çıkıyor ortaya... Hadi bakalım bunların cevabını versin başkan...!

Cevap verirmisin İsmail'im?

O dükkanın tadilatına ne kadar ücret ödendi?

Bu ücret hangi kayıtlı kaynaktan ödendi?

Faturasını kamuoyuna gösterebilirmisin?

Yoksa bu yazılanları görmezden mi gelirsin?

(Ha bak bu arada beni höt-zötle susturamazsın. Bunu bildiğini biliyorum. Ben sorarım. Cevap verip ya da vermemek senin hakkın ama.)

3 dönem kulağa hoş geliyor. Ama ortada ne var İsmail'im?

Altyapı demiştin, ama öğündüğün alt yapıdan Kırkağaç'lının suyu asbestli borulardan geliyor.

Kılın kıpırdamadığı gibi yanıltıcı konuşuyorsun insanlara ... "ama zehirli demek haksızlık, bu sene son yılı değişecek" diyorsun.

Şimdide kalkmışsın 3 dönemin kısırlığını, büyücek bir cami projesi ile örteceğini sanıyorsun.

Hadi ordan İsmail....

Allah aşkına buna kimi ikna edeceksin?

Oysa bu gün Reis diye göklere çıkardığın insan Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın en zor dönemi. Bu hem onun hemde Türkiye'nin zor dönemi. 

Ya ABD-AB yanlısı Fetö-Pkk nın cilacıları, yada Türkiye'nin mecburiyetleri seçenekleri var ortada.

Ama sen Kırkağaç ölçeğin de kriptocuların planlarının aynını beceriyorsun.

(Sormuştum anımsarsani asla olmayacağına da ikna olmuştum)

İnsanlar aş istiyor, iş istiyorken, sen hali hazırda Kırkağaç, Manisa'nın en çok camisine sahipken, daha dişe dokunur projeler yerine uyutmacı ve muhalif olanlara yaranacak işlere kalkışıyorsun. Sen önce Karaosmanoğlu Cami ini ibadete açtır.

Yolda tok insana "açmısın" diye sorma.

 

Kandırma İsmail !

Cami yaptırmak Kırkağaç için elzemse, önce Karaosmanoğlu Cami ini tamamlattır.

 

Bunları yaparken de lütfen sen ve

Sn. Recai Berber'le birlikte son 15 yılda ne kadar taşınmaz edindiniz, bunları lütfen kamuoyu ile paylaşın.

Bunu karalama ve art niyet var saymadan sadece safiyane bir merak kabul edin lütfen... !

 

KTV- Bu sorular çok su götürür esasın da, temelde neye sığınarak bunları soruyorsunuz?

 

MG- Dostum bu işin kısacası anlatılmak istenirse, şu cümlem küpe olmalı, bu konu Türkiye'nin gündemindedir,  Türkiye'nin meslesidir "Paraya tapanlarla, hakikatin yolunda olanların mücadelesidir" mesele.

 

Paraya tapanlar çok cesur oldular malesef. Allah'a tapınanların masumiyetini kullanıyorlar. Buna izin vermemek lazım.

 

Cesaret, hakikatin (gerçeğin) gücüdür, buda onlarda yoktur.

 

Su götürür mü, götürmez mi bilmem ama bildiğim şu ki, su bile yaradana sadıktır. Yokuşuna akmaz.

Nokta.

KTV- Noktayı biz koyarız. Ama neden bu hızlı duruş?

MG- Ben İsmail'in bu olduğunu sanmıyorum. İsmail biraz daha uyanık olsun istiyorum aslın da. Çünkü yapılası işlerin hiç biri samimiyseniz zor değil. Ben onun eski bildiğim insan olmasını diliyorum. Şimdi gördüklerimle değil. 

Güç zehirlenmesi yaşamamalı.

 

KTV- Teşekkürler bu seferde abi. Sağ ol. Umarız Kırkağaç için hayırlısı olur konuştuklarımız.

 

 

 

 

 

Kaynak: (KYS) - Kırkağaç Yazın Seçkileri Editör: M.Güneş
 
Etiketler: KRİPTOLAR, İŞ, BAŞINDA, AMA, BİZ, UYUMUYORUZ,
Haber Videosu
Yorumlar
Alıntı Yazarlar
Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı
UA-37277569-1