|
||
KIRKAĞAÇ ENTELEKTÜELLERİ NE YAPAR? | ||
Uzun bir ara verdik devam edelim. | ||
RÖPORTAJ Haberi | ||
KTV- Kabul görecek nedenlerden dolayı sohbetimize ara verdik. Çok konu birikti, ama gerçek de kabul edilecek mazeretimiz vardı. Okuyucu bunu anlayacaktır. Onlara saygı ile devam edelim olur mu? M. Güneş - Okuyucuya saygı duymak baki. Devam edelim. KTV- Bir haftalık gibi digital ortamda hayli uzun bir zaman ara verişimizi kısaca özetlersek ne demek gerekli sizce? M. Güneş - Aslında işin doğrusu çok kısa, bilgisayarımız microsoft un son kararı ile dünya da milyonlarca insan, bizim gibi bilgisayarlarına ek bir yatırım yaptı. Yani kapitalizm; gereğini bir kez daha tüm insanlığa bütün çığlaklığı ile gösterdi. Ama anlayana aşk olsun. Elimde ki bilgisayarım, bir ay öncesi sorunsuz kullandığım bilgisayarım, bir anda çöp oldu. Ve bana bedeli 10 bin tl. oldu. İşte olan budur. Win 7 den, Win 10 a geçmek zorunda bırakıldık. Önceki bilgisayarımın donanımı win 10 a uygun değildi. Microsoft win 7 den desteğini çekmese, bu gün 10 bin tl gibi bir rakamı aile bütçeme yük olarak bindirmeyecektim. Bu bir kuramdır aslında, hayatımızda bir çok konuyu açıklamamıza yarayan kuram; niyetlerle işleyen kuramla, gerçeklerle işleyen kuramın hayata uygulanması. KTV- Abi biraz değişik anlattın yine. Niyet ne demek, gerçekle işlemek ne, kuram ne burada? M. Güneş - Heh heh heh heh bak buna dikkat çekişin çok değerli. Evek "Niyet" ne? Gerçek ne? Niyet, burada talepde bulunmayı, arzulamayı anlatıyor çok açık değil mi? Gerçek ise tüm duyu organlarınla şüpheye düşmeyecek açıklıkta olan. Bunlar, açıklamaya gerek duymayacak kadar ortada olandır. "Niyetlerle işleyen kuram" yan gelip yatarak, arzulananın gelmesini bekler, ki nafile bekler. Aslında bekleme de yoktur, yavaş yavaş yok olmaya doğru itirazsız gitmek demek lazım buna. Ülkemizde çok açık biçimde yaşıyoruz. Ben 45 yıldır siyaseti takip ediyorum bu 45 yıllık sürede neler geldi geçti düşündükçe görüp gülüyorum. Güldükçe bir şeylerin gerçekden, doğrudan yana değişmesi için elimdeki yeteneklerimle insani görevimi yapıyorum. Bu ülkede siyaset insanlara iki anahtar vermeyi vaad ederek iktidar oldu. İktidarı bittiğinde kimsenin elinde iki anahtarı bırakın anahtarlık bile vermemişti. Yani hayel sattılar. Bunu yapanların partisini aramayın, çünkü bu iş particilikle değil, parti programları ile, o programlara hakim olanlarla ilgili. Etrafınıza bakın çok açık olan şeyler var görmek zor değil. Bir örnek vereyim. Ülkemizde gördüğün ne kadar şirket araçları varsa (kiralık olanıda, şirken sermayesinden alınanıda) bunların kiralarını-bedellerini biz ödüyoruz. İlaç röprezantlarını çok görürsünüz, altlarında son model araçlarla gezerler, işte onların tüm bedellerini biz ödüyoruz. Şirketlerin kazandığı kârlarından yada öz sermayelerinden bir kuruş çıkmıyor. Sen hayel kur, onlar senin hayelini kurduğun yaşam standardını tekellerine almışlar. Düş kurması sana, ama gerçeği kendisine saklamış efendiler. Bu düşünce biçimi tehlikelidir. Bunları yasalara sıkıştırıp, kimseye açıklama gereği duymadan, hayata geçirenler için tehlikelidir. Görüldüğü yerde ezilmelidir. Doğrudan olmasa bile, akla hesaba gelmeyen yöntemlerle yok edilmelidir. Nitekim yıllardır öyle yapılıyor. Bu işin önlenmesi, ortadan kaldırılması halkın, büyük çoğunluğun yani, bunları anlayacak bir bilince gelmesi ile mümkündür. Halkı bu bilince yükseltmemek için ne yapılıyorsa biline ki bu rezil düzenin devamına çalışanlardır. Halkı bölmek, parçalara ayırmak bu bayların hüneridir. Yani bu konu çok zaman kapsar, bu zamanıda kimseden hemen "he" diyince anlatmak içn alamazsın. Durum böyle olunca da sürünmek devam eder bir zaman daha.Bu işlerin de biteceği zamanlar olacak elbet. Bak şöyle geriye ne imparatorluklar, krallıklar tarihin çöp sepetinde kırık ayna parçaları gibi un ufak oldular. Köleler köle sahiplerini, serfler feodal toprak ağalarını tarihe gömdüler. Onun için toplumu ileri taşıyan idealler mutlaka Mustafa Kemal'lerini bulur çıkarır. KTV- Peki Kırkağaç entellektüellerine gelelim madem. Kırkağaç'ın yaşamına dair söyleyecek sözü olanlar neden böyle bir platform bulmuşken yazmazlar, eleştirmezler, önermelerde bulunmazlar? Gidişin mutluluğundan mı? Yoksa başka sebepler mi aramalıyız? M. Güneş - Öncelikle kimseyi teraziye koymak gibi bir hadsizliğimiz olmayacağını söylemeliyiz. Ancak aydın olmanın ne anlama geldiğini de yazacağız. Ben bu gün şimdi aramızda olmayan çok değerli bir dostumuzun 2011 de bana gönderdiği yazılarından birini paylaşacağım.(Kırkağaç TV de yayınlanmıştı) Elim bir trafik kazası ile aramızdan erken ayrılan Efrazım Yıldırım öğretmenimizin yazdıklarına bakarak aydın sorumluluğuna bir gönderme yapalım. (Ruhu şad olsun)
Efrazım Hocamızın kaza haberini verdiğimiz manşet “İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün, hedef 2023” Bu sloganı tanımışsınızdır. Ha o işte. Sonuç olarak, diyebiliriz ki, hepimiz aynı tavada kavruluyoruz. Birbirimize “Az o Efrazim Yıldırım (Ruhu şad olsun)7 Haz 2011 Sal 23:0 |
||
|
||
Etiketler: KIRKAĞAÇ, ENTELEKTÜELLERİ, NE, YAPAR?, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.