KTV- Kırkağaç sessiz sedasız, ama kendi içinde de çok değerli bir seçimi arkasında bıraktı.

Bırakmasına bıraktı ama bu seçimin sonuçları, oy (42) sayısı ile ölçülmeyecek gibi geliyor bana. Sen ne dersin abi?

M.G.- Öncelikle bu Kent Konseyi nedir, onunla başlamalı. 3 Temmuz 2005 tarihinde TBMM'de kabul edilen ve 13 Temmuz 2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu ile mevzuata girmiş ve ondan sonra hayatımıza da yer alan ve yaptırım gücü olmayan bir şeydir. Yani olsa da olur olmasa da.(Bunu Y.İsmail Gedüz her iki toplantıda da aynı biçimde açıklama gereği duyuyor zaten)

AB tavsiye kararları sonucu hayatımıza sokulan bu yasa özü itibarı ile beldelerimizi, köylerimizi, mezralarımızı yok eden, şu anda kırsal alanların hoşnut olmadığı bir uygulamadır.

Özünde Federalizme gitmek için dayatılan AB yolunun taşlarından biridir. Büyükşehir yasası ile uygulanmakta olanlar, şimdi ilçelerde, beldelerde, mahalle-köylerde, mezralarda ne kadar tutulup seviliyorsa, Türkiye’nin demografik yapısı da buna o kadar uygundur. (Suriye’li göçü Türkiye’nin demografik yapısına  emperyalist bir proje ile müdahaledir. Bu başka bir yazı konusudur ama burada da adı geçmelidir.)

Böyle olmakla beraber doğru uygulandığında bile bu gün Türkiye’nin bir çok yerinde yaşanan kötü durumları görmeyiz belki.

Kırkağaç Kent Konseyine gelirsek,  23.06.2021 Olağanüstü toplandı. Toplanmasından tutun, oylanma süreci baştan sona bir çok kaynaktan dinlediğim kadarı ile tuhaf olmuş.Ak Partili arkadaşlarımdan da dinledim diğer arkadaşlarımdan da.

KTV- Tuhaf olan ne?

M.G.- Tuhaf olan şu; Belediye Yönetiminde etkin olanların düşündüğü ile sonuçlanan durum, tuhaflık burada . Sonucu risikli, fiiliyat da hiçbir yaptırım gücü olmayan bir kurumda, kendinizi bir ‘seçim kayıp eden’ olarak gösterme riskini neden alırsınız ki? Nitekim işte sonuç tam olarak buraya vardı. Siz nasıl düşünürseniz düşünün orta yerde bir kayıp eden oldunuz.

Siz hiç son dakikada aday olmanın böyle bir başarı yakalamasına normal diyebilir misiniz? Tebrikler Faruk Yayla'ya.

KTV- Evet böyle bakınca tuhaflık var. Bunu politik olarak değerlendirecek olsan, Millet İttifakının bir başarısı diyebilirmiyiz peki?

M.G.- Bence burada politik başarıdan ziyade “Ben Yaparsam Olur, Ben Ne Dersem O” anlayışının zirve yapıp, yere çakılmasıdır bu. Bu belki de Gelenbe deki arsa satışı ile ilgili tutumun bir sonucudur kimbilir. Halka rağmen, halk adına iş yapma çabası her zaman başarı getirmezmiş. Burada bunu gördük gibi.

Burada politik bir tercih kullanıldığını sanmıyorum. Tercihlerin, insan odaklı kullanıldığını düşünüyorum. Kopy-paste büyüsü ile yola devam etmek bu kadarmış diyebiliriz. Belediye yönetimi içerik üretemiyor. Böyle zamanlar, insanları yanlış adımlarla  yürümeye iter.

Nitekim geçen Belediye Meclisi Toplantısında ki durumu da ancak böyle açıklayabiliyoruz. Muhtarları (gereği tartışmalı bir karar ile) dışarı davet edersen, gelir Kent Konseyine  Başkan olurlar. Yaşamın insan iradesi ile açıklanamayan matematiği böyle sonuçları bazen kaçınılmaz kılıyor.

KTV- “Kopy-Paste Büyüsü” dedin abi, bu ne demek şimdi?

M.G.- Bu içerik üretememenin digital ağ dilinde ki açıklamasıdı. Bu işin temelinde kolaycılığın, hafıza noksanlığını kullanması da diyebiliriz. Digital ortamın hızı, fren yoksa insan hafızasını silerek ilerler. Biraz hafızasını sulayıp solmasına izin vermeyenler, her şeyi çok net görebilirler. Lafı çok uzatmadan görsel hafızamızla meseleyi anlaşılır kılabiliriz. Ben sana iki tane resim vererek bunu kanıtlayabilirim. 1. Kopya  ile 2. Printscan edilen kopyaya birazcık eleştirel ve anlamak isteyen gözle bakarsan; bu emekle o, kazanılmak istenen olay gerçekleşir mi (?) sorusunun yanıtını görebilirsin. İçerik üretemeyenlerin yürüyeceği yol buraya kadar dememin nedeni bu iki resimde çok açık biçimde görülüyor.

Kopya 1: 20. Ağustos 2020

Kopya 2 : 24.Haziran 2021

KTV- Evet aynı konuşma metni virgülüne dokunmadan aynı. Bunu nasıl gözden kaçırmış olur insan?

M.G.- Fidan büyütmek isteyenler, toprağın tavını ihmal eder mi hiç? Etmez. Ancak burada bunun ihmal edildiğini görüyoruz. Aradan bir yıl geçmiş siz aynı metinle ayrı zamanda ki olayları açıkladığınızı sanırsınız ama sonuçlar da siz yanıltır. Bir şeylerin sonu yaklaşmışsa olaylar sizi yanıltmaya başlar. Hele birde etrafınıza doğru analiz edilmeyen tespitlerle tavır sergilerseniz biten sürece ivedilik katarsınız. Yani “kendim ettim kendim buldum” dünyası.

KTV- Eskiden Kırkağaç için politik tercihlerin tahmini anlamında küçük Türkiye derlermiş,bu gün hala bu öngörü geçerlimi bilinmez ancak bu Kent Konseyi seçimleri daha çok konuşulacak gibi. Oy oranı olarak da fark çok ezici. % 30 a karşı % 70. Birde “açık oylama” ısrarı var ki o, başlı başına komedi. Baskının bazen işe yaramadığını görmek lazım.

Söyleşi için teşekkür ederim.