Asbest hakkında ki yaptığımız 4 haberden sonra konu hakkında ilk açıklama E. Belediye Başkanı Sn. Rıza Kayadipli'den gelmişti. Kayadipli,  Kırkağaç içme suyu borularının % 85 inin asbestli olduğunu açıklamıştı. 1980 lerde rahmetli Feyyaz Tanrıyar döneminde İller Bankasınca ihale edilmiş yıllarca asbestli borularla (ihale edildiği zamnda bile yasaktı bu maddeyi kullanmak) sonradan çeşitli nedenlerden dolayı yapılan yol çalışmaları esnasında o boruların bir bölümü değiştirilmişti. Bu oran da ancak % 10 yada %15 civarında olduğu artık biliniyor.

Bu gün, görüşme fırsatı yakaladığım Başkan İsmail Gedüz'e sordum. Kırkağaç içme suyu borularının  asbestli olduğu söyleniyor ne dersiniz? dedim.

Başkan telefonda " Biz geldiğimizde bu konuda bir  başvurumuz oldu. İller Bankası yetkilileri bu boruların kullanma süresi 35 yıl dediler. Bu sürede 2021 de doluyor.  Şimdiye kadar yol çalışması yaptığımız yerlerde biz bu boruların yerine 100 yıl dayanıklı plastik borular kullandık. Şu anda miktarını  tam olarak bilmeye bilirim ama çok yaptık. Aksu'dan depolara kadar olan bölümü biz, 100 yıl dayanan çelik borularla döşedik. " dedi.

Manisa Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden henüz bir açıklama gelmedi.

Buradan ne anlamak lazım?

Büyükşehir Belediyesi - MASKİ  Kırkağaç'a  Prestij yolu döşüyor ama zehirli su kullanılmasına da  kulaklarını  tıkıyor.

Duymuyor, görmüyor...

İnsan hayatının bu kadar ucuz ve umursanmaz olması kabul edilir bir durum mu?

Bu durum, hem hukuken hem de vicdanen sorunlu.

Bu sorunun çözümü ilk baştan köreltilmiş. Atlanmış, aldatılmış insanımız.

Yasak olan bir maddeyi, yasak olmasına rağmen Kırkağaç'a, (hangi kılıfa uydurdularsa) , 40 bin insanın sağlığını hiçe sayarak, içme su borularını ( kullanımını bırakın üretimi bile yasak olan asbestli borularla) ihale edip döşemişler.

İçme Suyu Borularında ASBEST kullanımı zaten o tarihlerde bile yasaklanmışken devletin yatırımcı bir kurumu nasıl böyle bir facianın altına imza atar?

İnsan sağlığını doğrudan tehdit eden böylesi bir toplu yok etme projesini kolay, kolay düşman bile başaramaz. İşgal yıllarında Yunan askerinin yapamayacağı bir ölüm tuzağını,  bir devlet kurumu kendi halkına nasıl yapabilir?

Bu insanlık suçunu işleyenlerden bir bir hesap sorulmasın mı?

Bu suçlarda zaman aşımı yoktur. Olmamalıdır zaten.

Bu konu insan sağlını doğrudan tehdit eden ve Kırkağaç'ın her şeyden çok daha önemli bir sorunudur.

Yetkililer duymalı. Hemen, hemen şimdi gereken girişimler yapılmalı.

Yazıktır günahtır.

Bu vebal kolay kolay insanın yakasını bırakmaz. Bırakmamalı.

Hesap sorulmalı. Hemde hemen şimdi.

Şimdi gelelim sorularımıza. (Önceki yazılarda sorduğum sorular geçerli olmak üzere aşağıda kileri ek yapıyorum.)

- Soru 1 : Savcılık bu konuyu görev alanında görüp, bir soruşturma açar mı?

- Soru 2 : Toplum sağlığı açısından doğrudan tehdit olan bu sürece müdahil olacak yetkili bir kurum var mı?

-Soru 3 : MASKİ Kırkağaç'ta su faturası tahsil etmeye devam edecek mi, hangi hakla?

- Soru 4 : Tahsil ettiği paraları geri ödemeyi düşünür mü?

- Soru 5 : Kanser vakalarında 1 numaralı sebeplerden olan Asbest şimdiye kadar Kırkağaç'ta hayatını KANSER illetinden kayıp eden dostlarımız, akrabalarımıız, yakınlarımız için bizler ne yapmalıyız? Bir yol gösterenimiz olur mu?

- Soru 6 : Kanserde hayatını kayıp eden tüm yakınlarımızın ruhları bizi izliyor olmalı. Onların ruhunu huzura erdirmek için yapılacak ne var sorusuna cevap aranmalı mı?

Bekleyelim görelim.

İlgili Haberler: