Haber Detayı
15 Temmuz 2021 - Perşembe 01:35
 
TÜRKÇEMİZ-1
Bir ulusu yok etmenin yolunun, o ulusun dilini yok etmek olduğunu tarihte daha Romalılar döneminde görüyoruz.
DENEMELER Haberi


Bir ahaliyi toplum ya da millet yapan en önemli değerlerden biri, belki de  en önemlisi  dildir. Dili yok olan milletin kendisi de yok olur. Bunun tarihte çok örnekleri vardır. Anadolu’da yüzyıllardır yaşayan çok sayıda pagan toplum, zaman içinde Hristiyanlığı kabul etmişti. 7. yüzyıldan itibaren kilisede Latincenin yerini Yunancanın almış olması, her birinin  çok farklı etnik kökenleri olan bu halkların Hellenleşmesine yol açmıştır. 1919’da Yunanlarının Anadolu’yu istilâ etmelerindeki resmi Yunan tezinin iki ayağından biri “Anadolu’da binlerce yıldır kurtarılmayı bekleyen soydaşları” olduğu savı idi. İşte onların soydaş diye tanımladıkları insanlar gerçekte çok farklı etnik kökenleri olan ama artık hepsi Yunanca konuşan kitlelerdi. Burada amacım bilinen tarihi ve siyasi konulara girmek değil, sadece dil ve millet ilişkisinin en klasik örneğini hatırlamaktır. 
Bir ulusu yok etmenin yolunun, o ulusun dilini yok etmek olduğunu tarihte daha Romalılar döneminde görüyoruz. Nitekim Romalılar baş edemedikleri Keltleri, onların dillerini değiştirerek, tarihten silmişlerdir. 
Emperyalizmin en etkin yanı kültür emperyalizmidir ve dünyada bunun çok örneği vardır. Kültür emperyalizminin en güçlü silahı da dil konusudur. Mesela Afrika’da aynı kabilenin yaşadığı toprakların ortasından bir nehir geçer. O nehrin bir tarafı İngiliz sömürgesi olarak adı Gambia, diğeri de Fransız sömürgesi olarak Senegal  adını alır. Bugün  bu kabile insanları birbiriyle konuşamıyorlar, biri İngilizce, öteki Fransızca konuşuyor. Bu örnek, kültür emperyalizmi konusunda son derece çarpıcı bir örmektir. 
  İkinci dünya savaşından sonra propaganda üstünlüğü iki dev ülkeye kalmıştır. SSCB’nin etkin olduğu ülkelerde Rusça bilmek bir prestij halline gelmişti, mesela Kazakistan’da eğitim 1964 yılında Rusçaya çevrilmişti ve artık Rusça bilmeyenler işe alınmıyorlardı. Sonuçta Kazaklar kendi dillerini unuttular ve Kazakistan’da toplumun yarısı sadece Rusça konuşmaya başladı.  Kazaklar, yıllar sonra kendi dillerini öğrenmek için kurslara gitmek zorunda kaldılar.
Bir toplumun ya da ulusun düşünce  zenginliğinin ifade edilmesi, o toplumun dilinin ifade gücüyle sınırlıdır. Bu noktada bir ulusun dili, kültürel kimliğidir diyebilirim. Özetle dil hepimizi birbirimize bağlayan en önemli ortak paydamızdır. Sonuç olarak Türkçemiz hepimizin sahip çıkması, özen göstermesi gereken bir konudur.
Türkçemiz konusu çok kapsamlı bir konudur, burada vurgulamak istediğim konu toplumumuzun özellikle eğitimli kesiminde, Türkçe konusunda gördüğüm duyarsızlıktır. Bundan gerçekten çok rahatsız olduğumu belirtmek isterim. Günümüzde hepimiz sosyal medyayı kullanıyoruz, benim de bu platformlarda dostlarım var. Bunların içinde sayıları hiç de azımsanmayacak kadar sayıda “profesör” ünvanlı  yakın arkadaşım var. Bu dostlarımın o yazışmalardaki inanılmaz imlâ hataları inanın ki beni çok rahatsız ediyor. Fakat o düzeye ulaşmış kişilere bunu hatırlatmak benim çok zoruma gidiyor ve uyarmaya utanıyorum. Bu nedenle bari içimi burada boşaltayım istedim. Bir edebiyat profesörü dostumun Türkçeyi kötü kullanmasını ya da imlâ hatası yapmasını kabullenemiyorum. Bu koskocaman profesörler “dahi anlamındaki de ve da nın ayrı yazılacağını” bilmiyorlarsa, bunlara ne denir ki? İlkokulda öğrendiğimiz bu kuralı hâlâ öğrenememişlerse bu affedilmez bir cehalettir. Hayır biliyorlar da önem vermiyorlarsa bu da Türkçemize büyük bir saygısızlıktır. Hele hele bir edebiyat profesörünün bu tür yanlışlar yapmasını görmek, gerçekten içimi acıtıyor. Çünkü dilimizin tahrip olması, kültürel kimliğimizin, ulusal birliğimizin yara alması anlamına gelir.  
Bir defasında bir kurye bana bir paket teslim ederken adresimi sordu ve yanıtım üzerine adresimi “ali çetin kaya caddesi” olarak yazdı. “Oğlum üç kelimede dört hata yapmayı nasıl başardın?” diye sordum. Çocuk “Ama anlaşılıyor” diye yanıt verdi. Bu çocuk bir üniversite mezunuydu ve benim neye kızdığımı bile anlamamıştı.
En çok izleyicisi olan televizyonların haber sunucularının yaptığı fahiş hataları da bu kategoriye ilâve edebiliriz. Siyasilerimize bu konuda söz bile söylemiyorum ama bu ülkede en çok oyu alan partilerden birinin liderinin “adalet” ve “dünyada” derken ikinci a harfini kısa söylemesini ve buna benzer hatalar yapmasını bir türlü anlayamıyorum. Hadi bu adam bu ve buna benzer hataları yapıyor, peki onu uyaracak, hiçbir danışmanı yok mudur?
Dilimiz ya da Türkçemiz konusu, çok kapsamlı, çok boyutlu ve içinde tartışmaya açık çok sorunları olan bir konudur. Şimdilik burada kesiyorum ama bu konuya devam edeceğim.
Sağlıcakla kalın.
Kaynak: (KYS) - Kırkağaç Yazın Seçkileri Editör: M.Güneş
 
Etiketler: TÜRKÇEMİZ-1,
Haber Videosu
Yorumlar
Alıntı Yazarlar
Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı