|
||
ESNAF BABA AĞIDI | ||
Sabahları hayırlı işler dilenir; ikindi vakitleri çaylar söylenir keyifli sohbetler yapılırdı. | ||
Haberi | ||
ESNAF BABA AĞIDI Bin dokuz yüz altmışlı yıllardı. Babamın terzi dükkanının da bulunduğu çarşıda semerciden ayakkabı üreticisine, tenekeciden berbere pek çok küçük esnaf ve zanaatkar mesleklerini icra eder, geleneksel yaşam tarzlarını sürdürürlerdi. Sabahları hayırlı işler dilenir; ikindi vakitleri çaylar söylenir keyifli sohbetler yapılırdı. Doğal olarak hiç biri kendi mesleklerini tehdit eden dışsal tehditlerden haberdar değildi. Traktörlerin tarımsal üretim alanına girmesiyle saraçların, semercilerin, nalbantların tarih sahnesinden çekilmeleri gibi ayakkabı fabrikalarının çoğalması, konfeksiyon üretimi de küçük ayakkabı üreticilerini ve terzileri bu yeni durumla rekabet edemez duruma getiriyordu. Pek çoğu dükkanını kapamak yeni uğraşlar bulmak zorunda kalmış, kimileri yurt dışına işçi olarak gitmişti. 12 Mart Askeri Darbesi sonucu yetmişli yıllarda hızlanan sermaye birikimi süreci küçük esnafı ve zanaatkarları iyice bunaltmıştı. Atadan kalma tarlalarda yapılan kavun, tütün üretimiyle zor günler geçiştiriliyordu. Terzi olan babam da bu gelişmelerden nasibini almıştı. Üstelik genç yaşta geçirdiği enfarktüs onun tarım işleriyle uğraşmasına da engeldi. Yaşadığı duygusal sıkıntıları benimle paylaşır azalan müşterilerden, gelirinden söz eder ancak bunları kendi başarısızlığı olarak algılar, geçmiş yıllarda eline geçen başka iş fırsatlarından söz eder Kırkağaç'a dönmekle hata ettiğini dile getirirdi. Ben ise içinde bulunduğu durumun kendi kabahati olmadığını, kendisinin dışındaki bir takım gelişmelerin buna neden olduğunu ona anlatıp teselli etmeye çalışırdım. Dünyadaki pek çok olgunun değişik kademelerden birbiriyle ilintili olduğunu, toplumların eşitsiz geliştiğini, benzer gelişmeleri Avrupa ülkelerinin yüz elli yıl önce yaşadığını anlatırdım. Sermaye birikimini, büyük sermayenin dayanıklı tüketim malları alanında yatırım yaptığını, benzer yatırımların tekstil alanında da olduğunu, yapılan seri üretim sonucu pantalon, gömlek gibi ürünlerin çok ucuza mal edildiğini bu nedenle mesleki zorluklar yaşadığını anlatır, ardından o yıllarda yaygınlaşan "toplumcu dünya görüşüşü"nün adını pek anmadan, eşitlikçi bir toplumsal sistem kurulunca bu tür sorunların aşılacağını anlatırdım. Babam umutlanır "acaba ben görebilir miyim o günleri" diye iç geçirirdi. Ardından kendi gerçeğiyle yüzleşir " iyi ama o günlere kadar bu zorlukları nasıl aşacağız, asıl mesele o" derdi; haklıydı. Aradan kırk beş yıl geçti. Artık o zanaatkarların, küçük esnafların pek çoğu hem fiziki hem meslek grubu olarak yok. Çoğu büyük kentlere göçtü. Çocukları fabrikalarda işçi oldu ya da asgari ücretle hizmet sektöründe çalışıp "babalar günü" benzeri tüketim baskılarının olduğu günleri "ya sabır çekerek" geçiştiriyorlar. Şair tayfasına da oturup şiirini yazmak düştü. Dedik ya bazı şiirlerin öyküleri olur diye... ESNAF BABA AĞIDI Biliyordu bilmesine Söylemişti ona oğlu Sermayenin büyüğünün, küçüğünü Yutmakta olduğunu...
Azalıyordu işler Gelmiyordu müşteriler Bir kurtuluş vardı belki Adı sosyalizm Şimdi uzaklarda bir gemi...
Güzel günler gelecekte Dayan oğlum dedi Terzi baba sessizce Evde bir eş İki çocuk okumakta Zamanı değil ağlaşmanın Mesele günü kurtarmakta...
(Sarmal Düşünceler)
|
||
|
||
Etiketler: ESNAF, BABA, AĞIDI, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.