Haber Detayı
27 Haziran 2021 - Pazar 15:47
 
ÇOCUKLA TREN
Haberi


ÇOCUKLA TREN

    Küçük kasabalarda, kırsal yerleşimlerde zor geçer, emekçi çocukları için yaz tatilleri. Okulun sağladığı görece eğlenceli ortam, yerini tarlada çalışmaya bırakır. Babası esnaf, zanaatkâr olanlar için de aynıdır durum. Sahip olunan küçük arazilerden elde edilen ek gelir, katkı olur aile bütçelerine.

    Çocukluğumun geçtiği altmışlı yılların Kırkağaç'ı da Aliağa'da, Dikili'de yazlık kiralayan, üç beş varsıl aile çocuğu dışında, benzer yaşantılarla doludur pek çok yaşıtım için.

     Bugünlerde belgeseli çekilen kavun üretimi, tütün ekip dikmenin yanında daha az zahmetli bir iş sayılır aslında. O yıllarda bolca su taşıyan Bakırçay'ı taşar tüm ovayı su kaplardı uzun süre. Mayıs ayı ile birlikte ekim dikim işlerine hazır hale gelirdi tarlalar. Tarlanın kuzey tarafına, üzeri belli aralıklarla işaretlenmiş upuzun bir ip, kazıklar çakılarak gerilir; her işaretli noktadan ipi doksan derece kesen, güneye doğru ikinci bir ip çekilirdi. Böylece kuzey güney yönünde birbirine simetrik kavun yuvaları (çukurları) açılırdı kolayca. Biz çocuklara görece daha kolay olan, yuvalara bir tutam tohum atma işi verilirdi. Ardından tarlanın kıyısındaki su dolu hendekten kovayla su çekip, tohumları sulamaya gelirdi sıra. Hendekte gördüğüm balıkların, daha sonraları kuyruklarının düşüp yerine bacaklarının çıktığını, hendekler kuruduğunda ise balıkların yerini minik kurbağaların aldığını dün gibi hatırlarım. Bu nedenle, biyoloji dersinde başkalaşım konusu gündeme geldiğinde, haylaz bir öğrenci olarak sınıf birinciliğini kimselere bırakmazdım hiç.

     Tarlada yapılacak işler hiç bitmez. Çimlenen kavun fidanlarının çapalanıp seyreltilmesine gelir sıra ardından. Üç kez yinelenir bu işlem. İkinci çapada fidelerin en canlısı, en iyi gelişmişi asıl köken olarak bırakılır; son çapadaysa kolları güneye doğru çevrilir hepsinin. Okul arkadaşımız olan memur çocukları parkta otururken, tarlaya çapaya gitmek keyif kaçırıcı bir işti aslında. Üstelik bir aracımız da yoktu bizi taşıyacak. Evden uzaklığı beş altı kilometre olan Küçük Çayır'daki  kavun tarlamıza, yayan yapıldak giderdik bizim oraların deyimiyle. Omuzumuzda çapalar, elimizde yiyecek çıkınları aşardık tozlu yolları. Tam demiryolu alt geçidine yaklaşırken, süzülüp gelirdi İzmir-Bandırma seferini yapan üç vagonlu, kırmızı mototren. Kesişirdi yollarımız; durup seyrederdik gelişini. Duymuştuk içinde havalandırmasının olduğunu. Güneşten korunmak için başımıza bağladığımız örtüyle terlerimizi silerken, mototrenin yemekli vagonunda kahvaltılarını yapanlara takılırdı gözümüz. Düşünürdük bunlar nasıl insanlardır diye. Sonra kendi gerçeğimizle yüz yüze kalır düşerdik yeniden yollara.

     Hani demiştik ya bazı şiirlerin öyküleri olur diye.

 

ÇOCUKLA TREN

Yürüyordu bir çocuk

Omzunda bir çapa

Elinde bir çıkın

Yürüyordu tarlaya doğru

Yollar tozlu, hava sıcak

Yaşı on iki bile yoktu...

 

Bir demiryolu geçidinde

Kesişti yolları

Süzülerek yaklaştı tren

Trende yemekli vagon

Yemeki vagonun

Narin, vakur yolcuları

Bir an odaklandı bakışlar

Uzaklaştı tren, yürüdü çocuk

"Tanrım" dedi içinden

Neden ben içinde değilim trenin

Onlar neden gitmiyorlar tarlaya?

 

Resim: Suluboya Çalışma Canip Taşkıran

Kaynak: (KYS) - Kırkağaç Yazın Seçkileri Editör: M.Güneş
 
Etiketler: ÇOCUKLA, TREN,
Haber Videosu
Yorumlar
Alıntı Yazarlar
Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı