Şu sıra Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan yurdumda Ege yöresine ait türküler ve şarkılar doğrultusunda yazıyorum. Egeli olmayı ve  neden değerli olduğunu Ege insanına sormak lazım. Çünkü; bizim gibi toprağının kıymetini bilen pek yok.

  Kışın zeytin bahçelerinde yağmur çamur zeytin toplayan Kırkağaçlı annelerimize, nenelerimize, minicik elleriyle dip zeytini toplayan ufacık çocuklarımıza sormak lazım aslında neden bu topraklarda yaşıyorsunuz, neden bırakıp gitmiyorsunuz, neden yedi göbek Egelisiniz ve nedir farkınız?

Sormak lazım Soma kömür ocaklarında çalışan maden işçilerine ya hu sizi burada tutan nedir? Siz kaybetmediniz mi 301 tane madenci arkadaşınızı, kardeşinizi, sırdaşınızı ve yoldaşınızı niye bırakıp gitmiyorsunuz bu Ege’nin topraklarını ?

Sormak lazım İzmir’in Konaklı, Bornavalı, Alsancaklı, Menemenli ve diğer ilçelerindeki kişilerine ya size tutan nedir? Boğaz mı, sahil mi, toprağı mı, çöpü mü… ?  Neresi incidir bu İzmir’in neresi güzeldir?

Neyine vuruldunuz bu İzmir’in…

Sormak lazım Uşak'lı kardeşlerime ne var bu Uşak denilen ufacık el kadar yerde… Tarhanasına mı vuruldunuz ? Halı yapacak başka yer mi bulamadınız? Nedir sizi bu Ege topraklarında tutan…

Sormak lazım Kütahya'lı bacılara analara babalara ya sizi nedir bu Ege toprağında tutan Germiyan Bey size vasiyet mi etti? Gitmeyeceksiniz bu ellerden bu toprakların taşı  toprağı altındır mı dedi ne dedi? Alıştırdınız mı kendinizi çini yapmaya olmuyor mu çini başka ellerde başka topraklarda neden bırakıp gitmiyorsunuz?

Sormak lazım Aydınlı kardeşlerime size kim ne dedi? Menderes mirası mı yoksa sizi orada tutan yoksa, Yörük Ali Efe mi sizi korkuttu gitmeyeceksiniz diye neden?

Muğla'lı kardeşim sen niye daha Ege topraklarındasın seni de korkutan o ormancı mıdır?  Menteşe Bey ile anılmayı sürdürmek mi istersin de gitmezsin Ege topraklarından ne var bu Muğla’da yok mu başka Dalaman, Köyceğiz, Yatağan git başka yerlerde kur yurdunu obanı...

Afyon'lu kardeşim sen ne diye durursun Afyonda sende gitsene gönülden özleyenlerin mi var?
Unutamayacak kişilerin elinde misin? Atatürk mü öğüt verdi yoksa bu toprakları terk etmeyin diye ? Ben sizi anlayamıyorum…

Ne var bu kadar bu Ege topraklarında?

Semih sen istemiyorsun bizi, ama sen de yedi göbek Egelisin sen neden bırakıp gidemiyorsun? Neden devamlı Ege muhabbeti çıkınca senin için akan sular duruyor? Sen niye Ankara’da bir Egeli arıyor onunla Egeli ağızıyla konuşuyorsun?

Sen uzakta olsan bile Ege’yi unutamıyorsun öyle değil mi?

Bu sorularla Egeli dostlar beni köşeyi çekmiş gibi gözüküyor.

Madem Egeli onca dostu köşeye çekemedik haydi bakalım Ege neden mühimmiş bir de Egeli Semih Hoca ağzından Ege’nin önemini dinleyin.

Dünya tarihinin büyümeyen torunları, Egeliler, modern insanın hayal sığınağı topraklarda yaşarlar.

O hayallerin içinde bir ömür sürerler.

Doğayı, koyunun yavrusunu tanıması misali kokusundan tanır, sağlıklı beslenirler.

Egeliler, deniz kıyısına oturduklarında, açarlar ağır havaları  gökyüzündeki yıldızların ışıklarını seyrederek düş kurarlar.

Zeytinyağı gibi hafif bir ruh hali içindedirler.

Az sonra uçacakmış izlenimi bırakmaları belki de bundandır.

Denizin de, toprağın da farkındadırlar ve bu ikisini birbirinden ayırt etmezler. Dağların denize dik uzanışı bütün Ege’nin denize kavuşmak istediğini anlatır.

Ege’nin alüvyon ovaları tarım çeşitliliğine olanak sağlar.

Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz nehirleri ve kolları su kıtlığı çekilmemesinde rol oynar. Genel jeolojik yapısı, iklim, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, toprak yapısı ve su kaynakları ile Türkiye’nin yaşama en elverişli coğrafyası olduğu gibi, dünyada da bu denli belirgin özellikleri ile öne çıkan bir coğrafya bulmak zordur.

Egeli, öyle çetin şartlarla boğuşmaz ya da yaratıcılığı beslediği ileri sürülen yoksunluklarla pek karşılaşmaz.

Ege halkı, yeni neslin muhakkak okumasını ister.

Kırsaldaki aileler kız-erkek ayırt etmeden üniversiteye girebilmeleri için çocuklarına en iyi imkânları sunmaya çalışır.

Töre nedir, kan davası nedir, başlık parası nedir? Bilmez bildirmez…

Velhasıl Egeli olmak, zamanı koluna girip sohbet edercesine  gezebilmektir biraz, otları, hayvanları, kendini tanımaktır biraz da.

İnsanın sınırları zorlanmaz Ege’de. Kimse kimseye ayak uydurmaya çalışmaz.

Herkes kendi kadar görünür, ne daha az ne daha fazla.

Yaşamın sesi tam kararında açılmıştır.

Orada hiçbir canlı, kendini öne çıkarmaya çalışmaz ve bir şey söylemek için sabırla sırasının gelmesini bekler.

Egeli olmak, beklemeyi, tarihe sükûnet ve olgunlukla tanıklık etmeyi bilmektir.

Önce düşünmek sonra hareket etmektir, efeliktir.

Egeli olmak efe olmak demektir.