“Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir.” diyerek milletine inanan bir liderin ardında yükselen Kemalist düşünce, bir ideolojiden öte, Türk milletinin var olma mücadelesinden doğan bir hayat anlayışıdır. Bu anlayış, sömürünün ve teslimiyetin reddidir. Ne kapitalizmin insanı meta gören yüzünü kabul eder, ne de komünizmin bireyi yok sayan sistemine teslim olur.

Mustafa Kemal Atatürk, henüz 1921’de Meclis kürsüsünde şöyle demiştir:
"Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette ki siyasi, mali, iktisadi, adli, askerî, kültürel ve her alanda tam bağımsızlık kast olunmaktadır."

İşte bu cümle, Kemalist Düşünce'nin temelidir. Bu düşünce, halkın sadece siyaseten değil; ekonomik ve kültürel olarak da özgür olmasını savunur. İşte tam bu yüzden, Batı’nın tek dişi kalmış canavarı olan emperyalizm ile yalnız cephede değil, ekonomik alanda da mücadele verilmiştir.

Devletçilik: Üretimin ve Bağımsızlığın Omurgası

Atatürk'ün öncülüğünde başlatılan devletçilik politikası, halkın refahını ve devletin ekonomik bağımsızlığını esas alan bir modeldi. Bu model, ne bireysel sermayeyi tamamen dışladı ne de halkı özel sektörün merhametine terk etti.

1930’lu yıllarda kurulan fabrikalar bir ekonomik kalkınma hamlesi olmanın ötesinde, milli direnişin ekonomik cepheleriydi.

1934’te kurulan Sümerbank, sadece bir tekstil kurumu değil; Türk işçisinin emeğiyle ithalata karşı yerli direnişin sembolüdür.

1935’te kurulan Etibank, yer altı zenginliklerimizi yabancı şirketlere peşkeş çekmek yerine, milletin hizmetine sunan bir anlayışın eseridir.

Kayseri’deki uçak fabrikasında 1936’da üretilen uçaklar, Türkiye’nin havacılıkta bile bağımsızlığa yöneldiğinin göstergesiydi.

Köylü Milletin Efendisidir

Mustafa Kemal'in meşhur sözü olan “Köylü milletin efendisidir”, sadece bir hitap değil, bir devlet politikasının özeti olmuştur.

Toprak Reformu çalışmalarıyla köylünün toprak sahibi olması hedeflenmiş,

Ziraat okulları ile köylüye modern tarım öğretilmiş,

Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri ile okuma-yazma oranı kırsalda artırılmış,

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilerek toplumun yarısı olan kadın da üretim ve karar süreçlerinin içine alınmıştır.

Kemalist Düşüncenin Bugünkü Önemi

Kemalist Düşünce, bir dönemin şartlarına sıkışmış değil, bugün de geçerliliğini koruyan milli bir duruştur.
Bugün emperyalizmin şekli değişmiş, işgal artık askeri değil ekonomik olmuştur. Ancak tehdit aynı, reçete aynıdır:
Tam bağımsızlık ve halkçı devlet anlayışı.

Kemalist Düşünce, Türk halkına sadece bağımsız bir ülke değil, başı dik bir yaşam armağan etmiştir. Bireyi kul değil yurttaş yapan; milleti sürü değil halk yapan anlayıştır. Atatürk’ün izinde ilerleyen bu çizgi, ne Batı'nın güdümünde ne Doğu'nun zincirinde, yalnızca Türk milletinin haysiyetine yaslanır.

Bugün yeniden fabrika kurmak, yeniden üretmek, yeniden köylüyü ve işçiyi yüceltmek gerekiyorsa; çözüm, geçmişin çağdaş rotasında gizlidir. Kemalist düşünce; geçmişin değil, Türk milletinin geleceğinin adıdır.

Semih İÇSEL