Kazanmış bir Kırkağaç için önce kayıp edeni yazdım.

Geleneğimiz böyledir.

Kazananı anlatmak, kazanmış olduğu için artık çok kolay ve çoğunluğun bildiğidir.

Onun için kayıp edeni, önceden yazdıklarımı göstererek, nedenlerini yazmak bir devrimci yoldur. Ben hep bu yolu seçtim 30 yıl oldu. Hiç şaşmadım yolumdan, doğru yürüdüm.

“Fevzi Ok neden kayıp etti” diye yazdım.

Nedenlerini sıraladım. Okuyan bilir.

Şimdi sıra “Üstün DÖNMEZ nasıl, neden ve kimlerle kazandı” yı yazmakta.

Yazalım öyleyse.

Üstün DÖNMEZ’e şu sözümü anımsatmak ve hep böyle olacağı konusun da garanti vermeliyim.

Genç kardeşim Üstün Başkan hatırlayacağına eminim.

(Bu arada kulağını çekmek gibi bir saygısızlık ve sorumsuzluğuda asla yapmam ha, neden çünki sen artık sen değilsin eskiden olduğu gibi, sen Kırkağaç'ı temsil eden bir yerdesin. Senin kulağını çekmek kimsenin haddi olamaz. Sadece uyarılabilirsin. Yalancıysan haykırabilirler, vaadlerini yerine getirmemişsen eleştirebilirler. Ama kulak çekmek asla.)

“Bana eleştirmek düşer. Her zaman yapıcı eleştiririm. Ben bunu seçerim” demiştim. İşte tam o yerde duracağım her zaman. Eleştirel bakmak huyumuzdur yani.

Bir anımı anlatarak devam edeyim.

1994 Yerel seçimleri yapılmış ve Mehmet PANTÜL seçilmişti. Yani bundan 30 yıl önce. Sevgili Mehmet abiye de aynısını söylemiştim. Ve üstüne SEM TV deki “Günün Yorumu” programında kendisine oy vermediğimi açıklamıştım. Bir önceki seçimlerde onun için çalışmış olduğumu da belirterek.

Beni anlayacağını bekliyordum çünkü O, anlamış gibiydi. (Ama sevgili eşi bana kırılmış sonradan öğrendim.) Oysa ben namuslu gazeteciliğin gereğini yapmıştım.

Gazetecilik, yanlışa yanlış, doğruya doğru diye bilmektir, NAMUSLU GAZETECİ OLMAK… Biz namuslu olmayı sapına kadar göstermiş insanlarız. Önümüze sürülen çek defterine “fiyat yaz” teklifini hiç düşünmeden haber yapan gazetecilerdeniz yani. Buna ne yazık ki hayatta olan 1. elden tanık Süleyman’dır, Süleyman OLU. Diğer tanık, Erol Demirezen ne yazık şimdi aramızda değil.

Yani demem o ki; halka gerçekleri aktarmak ve halk adına yapılan yanlışları ilk önceden sezinlemek ve bunu dolandırmadan halka açıklamak “Namuslu Gazetecilik” gereğidir.

KIRKAĞAÇ CEHAPE’ye oy verirmiş demek ki…

“Vermez demek yalandır, yanlıştır ve sosyolojiyi inkar demektir, halka dokununca olmaz denen bir şey yok, bu iş matematik işidir.” Bu sözü çok kullandım, bilenler bu gün hayatta. Bildiklerini biliyorum.

Kırkağaç CEHAPE’ye oy verir mi ?

Verdi.

Bal gibi verdi hem de.

“CHP’li Kırkağaç Belediyesi” yazabiliyoruz artık.

Kırkağaç kazandı.

En kötüsünden yola çıkarsak, kibir kazanamadı, riya kazanamadı, “tarikat-cemaat-zır cahil atmosferi” (sevgili Yılmaz Özdil’in tanımıdır. Kendisiyle onur duyuyorum gazetecilik adına) kazanamadı, yağmacılık kazanamadı.

Netice itibarıyla Kırkağaç karanlığı yerin dibine gömdü.

CHP’li Üstün DÖNMEZ Kırkağaç Belediye Başkanı.

CHP li Kırkağaç Belediye Başkanı Üstün DÖNMEZ ilk adaylık açıklaması haberimizde ne yazmışız; “Ana Muhalefet nihayet İktidar partisinden önce adayını alana sürdü. Ak Parti'de 11 aday adayı heyecanlı. CHP adayı ise kararlı.” (okumak için tıklayın)

11 Heyecanlı aday adayı, 1 kararlı aday adayı ile yarıştı. O, 1 kararlı aday hepsini geride bırakıp ipi göğüsledi.

Olmaaaaz denileni OLUR yaptı.

Oldu kardeşim işte. Yıllarca bu tekerlemeyle siyaset yapanların hepsi çuvalladı. “CEHAPE Kırkağaç’ta oy alamaz.”

Aldı arkadaş, hem de ezerek aldı.

İşte bu hikaye çok etkenleri kaldırabilir ama en belirleyici olan sosyolojik etken şu ki; tüm Türkiye’de için, için büyüyen “DİP DALGA” yaşanan Türkiye’nin ekonomik çöküşüdür.

Bu ekonomik çöküşün yanına koy, öz güveni yüksek bir adayı.

Sonuç mu?

Sonuç işte ortada; Manisa’da Ferdi ZEYREK, Kırkağaç’ta Üstün DÖNMEZ.

Bundan sonra nasıl olacak Kırkağaç’ta sosyal yaşam?

Öncelikle Kırkağaç’ın dışarıda yaşayan çok değerli evlatları var. Her biri kendi alanında kariyer yapmış üstün meziyetleri olan evlatları.

İşin doğrusu onlara büyük görev düşüyor.

Üstün DÖNMEZ sihirbaz değil. Onlarca yılın ihmalleriyle çökmüş bir Kırkağaç’ı ayağı kaldırmak kolay mı?

Kırkağaç içtiği, kullandığı sudan tutun, soluduğu havaya, dağlarına, ovasına, esnafına, emekçisine, ev kadınına, gençliğine ve daha sayamadığım değerlerinin hepsine kadar ihmal edilmiş kardeşim !

Kırkağaç’ın gerek merkez, gerekse köyleri karanlığın dibine itilmiş, bunu iyileştirmek tek başına ne Üstün DÖNMEZ, nede bir 5 yıl sürede mümkün. Onun için Kırkağaç’ın şu anda dışarıda olan kariyer sahibi evlatları bu konuda seferber olmalı.

Herkes Üstün DÖNMEZ’ Belediyeciliğine destek olmak için elini taşın altına koymalı.

Kırkağaç’a her şeyden önce eğitim ve bilgi yatırımı yapılmalı. Bilgi ve eğitim olmadan hiçbir şeyin değerini anlamak mümkün değil. Eğitim ve bilgi zır-cahil atmosferini yok edebilir. Eğitim ve bilgi olmadan hiçbir yatırımın ne değeri, nede gereği anlaşılabilir.

Önce eğitim ve bilgi kardeşim.

Gençliğin Kırkağaç’ta yaşanabilir olduğuna ikna olması lazım. Çünki, enerji ve yaratıcılık onlarla mümkün. Yoksa bir ayağı çukurda olanların köhnemiş isteklerinde değil.

Kırkağaç’ta halkın topluca yararlanabileceği 1 tane sosyal tesis var mı?

Stadyum da oturulacak koltuk değil demek istediğim, hayatı yaşanılır kılacak anlamda bir sosyal tesis demek istediğim.

Yok.

Oysa Kırkağaç artık sadece pazara çıkmayı, yılda bir hafta çama gitmeyi sosyal etkinlik sanan kadınların memleketi değil. O anneler yaşlandı. Şimdi yeni nesil kadınlarımız, çocuklarını sosyal medyadan izledikleri gibi yetiştirme konusun da ısrarlı olduklarını ve bunu istediklerini bilmeli bizi yönetenler.

Kadınlar değiştirdi Kırkağaç’ı, onlar değiştirmeye devam edecek, tüm Türkiye’de olduğu gibi. Tencere onların elinde çünki.

Kırkağaç dışında yaşayan değerlerimizin bu mecrada (www.kirkagactv.com) düşüncelerini, önerilerini yazabileceğini söylemek sanırım yeni sayılmaz. Buyurun hiç değilse fiziki gelemiyorsanız bile buradan düşüncelerinizi yazıp destek olabilirsiniz.

Yazı uzadı.

Bu hikayenin yazılacak çok bölümleri var. 

Devam edeceğim.

Şimdilik kalın sağlıcakla.

M.Güneş