31 Mart Yerel Seçimleri yapılalı ve Kırkağaç’ta “olmaaaaz” denileni, “oluuuur” yapanların, görevde 120 günleri geçti.

Usulden dir 120 gün, 500 gün gibi süreçler.

Biz Kırkağaç’ta 120 gün nasıl geçti bundan sonrasında seçilen Üstün Başkan’ı nasıl değerlendirebiliriz sorusunu masamıza yatıralım.

Üstün Başkan rakiplerinin de söylediği gibi “Köylü Başkan”.

O bununla gurur duyduğunu her hareketiyle gösteriyor. Bir nevi Mustafa Kemal’in dediği gibi “Milletin Efendisi” olmayı kendi tarzında sürdürüyor. İyide ediyor.

Haftanın en az 4 günü köylere mutlaka uğruyor. Öyle grand tuvalet değil ama.  Kendisi gibi giyiniyor, yani köyde olan herkes gibi. Ee biraz öz güveni yüksek elbet. O da hakkı değil mi?

Köylü Başkan yani.

Kendisini 4 4 lük biliyorum desen yalan olur. 2 kere seçim öncesi katıldığım özel toplantıda ve çok değer verdiğim bir dostumun referansıyla biliyorum.

Karşılaştığım iki toplantıda da edindiğim izlenimlerle öngörüde bulunabiliyorum.

Alaylı denilebilecek bir birikiminden söz edebiliriz. Ama eğitimli değil. Yerel yönetim tecrübesi İl Meclis üyeliği kadar sanıyorum. Ancak ilişkilerinden beslendiği siyasi tecrübesini bilmiyorum. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı ile arasında ki samimiyete bakılırsa bunu çok ilerletmiş görülüyor. Bu Kırkağaç için değerli bir şans. (Önceki dönemlerde Cengiz Ergün’le Gedüz’ün ilişkilerine bakılırsa bu çok açık değil mi?)

Haziran Ayı Meclis toplantısın da gördüm. Muhalefet meclis üyeleriyle yıpratıcı bir ilişki sergilemedi. (Asfalt üretim tesisleri konusunda ki iğnelemesi de haklıydı ama.) Soma’nın Kırkağaç’lı Belediye Başkanı Sercan OKUR’la ortaklaşa bir projeye imza atıyor olmak ayrıca değerlendirilecek başarılı bir iş sayılmalı.

Üstün Başkan’la sözlü anlaşmamız olmuştu o malum toplantıların sonuncusunda (2 toplantı).

“Seni eleştirmek benim olsun” demiştim.

Gülüşerek anlaşmıştık. Elbette öyle olacak.

Çünkü eleştiri doğru kullanıldığında eşi benzeri olmayan bir değerdir. Yapanın ve alanın niyeti burada önem arz eder elbette.

Eleştiri yapan, küfür değil, eleştiri alan da yergi olmadığı konusun da hem fikir olmalı esasında. “Mesele memleket meselesi” diyerek olaya bakınca “her şey güzel” olur elbet.

Bizim şu anda yaptığımız budur.

120 günü sonun da Kırkağaç’ta edindiğim izlenimleri ilk defa paylaşıyorum.

Öteden beri Kırkağaç’ta kilit bölgeler vardır ilçenin siyasi ve yönetsel tansiyonunu tutar. Kişilerle belirlenir bu yerler. Bazen kahvehane olur, bazen pastane, bazen de yazlık oturulan parklar.

Orada ilçenin ekabirleri (yaşlı ama aktif zamanlarında önemli işlerle anılanlar) oturur yaz akşamları, herkes eteğinde ki taşları bir birini kırmadan döküp, ilçe yönetimi için çözüm sunarlar. Bunların bazen yetkili insanlardan daha etkili çözüm sundukları olur.

Onun için Üstün Başkan’a ilk önerimi yazmalıyım.

Hakkı Karaşin’in pastanesini sık, sık ziyaret et kardeşim. Oradan Kırkağaç için çok değerli bilgiler edinebilirsin. Orada boyun eğmemiş iyi insanların zaman zaman toplanıp sohbetlerine, Kırkağaç’ın dertlerine çözüm olacak, yardımcı olacak somut bilgiler bulabilirsin. Bunlar seni rahatlatır. Projelerinde yol gösterebilir.

Kırkağaç’ın yıllardır göremediği bir ekol olman artık hiç zor değil. Sadece dinle o insanları. Onların senin başkanlığından özel talepleri olmaz bana inan. Oraya uğrayanların büyük çoğunluğu ilçeyi yöneten beceriksizlerle her koşulda mücadelesi olmuştur, bunu bilesin.

Bir örnek vermeliyim.

Anımsa hani yoğun bir yağış olmuştu, Kadriye Mahallesi Muhtarı seni aradı.

Ve sen oraya bizatihi kendin gidip müdahalede bulundun. İşte o sana gelen telefonu özel bir işimden dolayı yanında bulunduğum kişiyi sana yönlendirerek bu olaydan haberdar ettim kardeşim. Çünkü seni tanıdığım kadarıyla o telefona yanıt verebilecek sorumluluğunu biliyordum. Nihayetinde yanılmadım.

Belediye görevlilerinin başında gittin oraya.

Oysa o arkadaş başka yetkilileri arayacaktı. Direk Başkanı ara diye önerdim ona.

Ve dediğim gibi yanılmadım.

Burasının seni tanıması için insanlarımıza önermem olarak algılansın, ancak bunu biraz daha açmalıyım.

Üstün Dönmez gibi insanlar çok az bulunur. Hele Kırkağaç bünyesinde çok çok az bulunur. Birde Belediye Başkanıysa ancak 50 yılda bir geliyor olması, ondandır.

Onu öncekiler gibi değerlendirmeyin derim ben. Öncelikle siyasetin piçliklerini beceremez. Çünkü önceki yaşamında ekonomik olarak öz güveni yüksek bir yaşamı olmuş. Belki bazılarımıza kaba gelebilir bunu da köylü saflığına saymak zarar getirmez. Kentli ve entelektüel kafayla onu değerlendirmek hatalı sonuçlara götürebilir. Birde siyaseti çok yaşamadığı için siyasi vefadan habersiz olması gayet doğal.

Halkımızın büyük çoğunluğu, daha doğrusu beklentisi olmayan kesim onda görmek istediği en belirgin şey, yanlarında görmek ve eteklerinde olan çıkarsız taşların dikkate alınması. Bunu yapıyor olmakta ona zor gelmemeli.

Kendisiyle konuşma fırsatım olmadı birkaç defa ayaküstü ve kısa telefon görüşmesi dışında onun için ne yaptığı ve ne düşündüğü konusunda bir şey diyemem ama görüştüğüm iyi insanların beklentileri hakkında yazabilirdim.

Ve bu gün son defa 32 dk. görüştükten sonra anladığım şu ki; “Bekle Kırkağaç, Güzel Günlerin Olacak”… Bunu algıladım. Ve inanıyorum. İnanmak istiyorum.

!5 yıl ak belediyeciliği bekleyen Kırkağaç nasıl sıfırı çektiyse, ne olur san ki, bir beş yıl büyük umutların Köylü Başkanını da beklesin. Ova yollarına baksın bari herkesin otobanlara baktığı bu dönemde.

Beş vakit namazla beş vakit götürenlerden bıkmanın sonun da köylülük, kazan kaldırmak olsun bari.

Kimseye eyvallahı olmamak çok değerlidir bence.

Eyvallahsız bir başkana sahip olmak bakalım Kırkağaç’a ne kazandıracak.

Üstün Dönmez eyvallahsız biri olarak “Köylü Başkan” haydi bakalım 120 günlük hizmet dökümü ve bundan sonrası için manifestonu açıkla bize kardeşim…

Kırkağaç bunu hak eder mi sence?

Eder şimdilik.

Haydi başkan içindekileri paylaş Kırkağaç'la...

Yazım. M.Güneş