|
||
TÜRKÜLERİN DİLİ VE EĞİTİM - 1 | ||
İlk stajer öğretmen olarak bu mesleğe başladığım ilk günden beri, her gün öğretmen adayı arkadaşlarıma bir halk türküsü öğrenilmesi gerekildiğini dile getiririm. | ||
MAKALE Haberi | ||
İlk stajer öğretmen olarak bu mesleğe başladığım ilk günden beri, her gün öğretmen adayı arkadaşlarıma bir halk türküsü öğrenilmesi gerekildiğini dile getiririm. Bazı arkadaşlarım ya hu sesim güzel değil, bazı arkadaşlarım ise ben pop müzik varken ne işimiz var türküyle falan derler ve bu düşünceler benim düşüncemin biraz daha perçinlenmesine vesile olur. Aslında birçok halk türküsünü az çok ezbere bilmeme rağmen kendim de okurken zorlanırım ve çoğu zaman sesim detone olur. Belki de bu yüzden arkadaşlarımın öğrenmesi adına ısrarcı olmam. Motosikletimle ve traktör tepesinde giderken halk müziği parçaları çalaraktan yolculuk yapmak, benim için vazgeçilmezler arasında yer alır. En çok dinlediğim türkü, Neşet Ertaş’ın okuduğu “Dertli bir yoldaş” adlı türküsüdür.
Her nedense ne zaman bir türkü duysam, bir ağırlık çöker üzerime. Yemen’e gidip de gelmeyen Mehmet’i, Çanakkale’de parça parça olan bedeni torbaya koyulup defnedilen şehit Ali gibi binlerce vatan evladını hatırlarım. Bu duygu yoğunluğuna rağmen, hâlâ türkü dinlerim, türkü mırıldanırım.
Türküler Anadolu insanının dertlerini, aşklarını, hasretlerini ve acılarını anlatır. Türkler; türkülerle güler, türkülerle oynar, türkülerle ağlar. Türkünün, duygu yoğunluğunu anlamak için Anadolulu olmak, Yemen’e gidip de gelmeyen dedeyi hatırlamak, tarihin derinliklerindeki duygu yüklü efsaneleri bilmek gerekir. Türkü sözcüğünün kaynağı Türk sözcüğüdür. Türk sözcüğünün sonuna nispet eki ulanarak türkî elde edilmiş; bu sözcük zamanla türkü sözcüğüne dönüşmüştür. 1968 yılında Hikmet Dizdaroğlu’nun, Ahmet Kutsi Tecer’den aktardığına göre; “Varsağı, türkmani gibi türkü de eski yır’lardan yani milli musiki kaynaklarından olmuştur.
Bana türküler kadar, türkülerin hikâyeleri de çok ilginç gelir. Duyduğum bir türkünün hikâyesini öğrendiğimde, türküyü daha başka dinlerim. Türkünün sözlerinden daha fazla etkilenirim. Bu türkülerin hikâyelerini arkadaşlarıma tanıdıklarıma elimden geldiğince dilim döndüğünce anlatır, onları bazen duygulandırır, bazen de güldürürüm. Türkülerin dili ile stajım esnasında ders yaptığım zamanlar bile olur. Türkü, velhasıl benim derslerimin vazgeçilmez araçları arasındadır.
Öğrencilerime teneffüs esnasında en çok söylediğim türkülerden birisi, Konya Meram ilçesine ait “Kesik Çayır ” türküsüdür. Bu türkünün hikâyesini değil, sözlerini açıklarım.
"Kesik çayır biçilir mi? Sular soğuk içilir mi? Bana yârdan geç diyorlar Seven yârdan geçilir mi?"
2. BÖLÜMLE DEVAM EDECEK |
||
|
||
Etiketler: TÜRKÜLERİN, DİLİ, VE, EĞİTİM, -, 1, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.