Haber Detayı
07 Ocak 2023 - Cumartesi 12:15
 
TÜRKÇE KÖK DİL
Türkçenin Batı dillerinin kökü olduğunu kanıtlayan sözlük yayınlandı…
BİLİM Haberi


Batı dillerinde Türkçe kökler sözlüğü… 

Sözlüğün bu son değişkesi 2275 maddede 7 bin kadar Batı dilleri sözcüğü içeriyor. Academia adlı sitede yayımladım. PDF dosyası oradan ve başka yollardan ücretsiz olarak okurlara açıktır. 

İçinde en çok İngilizce ve Latince sözcükler var. 

Bunları Almanca ve Fransızca sözcükler izliyor. 

Daha sonra Keltçe, İtalyanca, İspanyolca… 

Hala bitmemiş bir çalışmadır. Konunun esasını güçlü bir biçimde anlatıyor ve ayrıntılıyor. Ama yine de kuşkusuz birçok eksiği var. Tüm dillere kapsamlı girmedim. İngilizce, Latince ve Keltçe dışındaki diller için özel bir çalışma yapmadım. (Sanskritçe için özel çalıştım, ama o Batı dili değil.) Bu üç dildeki bildiğim her örneği de burada vermedim, veremedim. Henüz bulamadıklarım da vardır. Sözlük her zaman olduğu gibi katkılara ve eleştirilere açıktır. Ancak sözlük ilk 20 sayfada ikna olmayan okurlara karşı kendini kilitleyecek! 

Sözcüklerin büyük çoğunluğu Türkçe köklerin Batı dillerindeki filizlenişini kesin olarak ortaya koyuyor. Geri kalanın bir bölümü tartışmaya açık maddelerdir, bazıları daha fazla geliştirilmeye gereksinim duymaktadır. Fakat bırakınız 7 bin sözcüğü, 700 sözcükte ilişki varsa, bu, dilbilimin sil baştan gözden geçirilmesini zorunlu kılar. Bu sözlük en başta Hint-Avrupa bilim dışı kolonyalist kuramının kesin bir çürütülüşüdür. Bu kadar çok yönlü, kesin ve çok sayıda kanıt karşısında hala bazıları “rastlantısal benzerlik” klişesini tekrarlayıp duruyor. Tekrarlamaya da devam edecekler. Çünkü bilimsel tartışma zemininde bundan başka bir şansları yok. Ne var ki bu karşı savunma ciddi düzeyde bir zeka geriliğinin sonucu değilse, ideolojik bağnazlıktan kaynaklanmaktadır. Irkçılık mı, aptallık mı? Bunlar ikizdir ve ikisi de birbirinden kötüdür. Başka bir problem de Türk akademisyenlerin çoğunluğunun Türklüğe karşı ırkçı önyargılarıdır. Her alandaki akıl yetersizliği ve güçlüye hayranlık bir bütünün parçası ve değişik alanlardaki birbirini besliyor. İnsanlığın başına büyük derler açıyor. Bağnazlığa karşı mücadele de bizim gibilerin görevi. 

 

Dilbilimden hiç anlamayan iyi bir matematikçiye veya istatistikçiye sorun: İki dil arasında kaç sözcük anlam ve ses bakımından aynıysa bu bir rastlantı olmaktan çıkar? Dilbilimin geleneksel klişeleriyle zehirlenmemiş her matematikçi aşağı yukarı aynı cevabı verecektir. Spekülayon yapmayalım, Amerika’yı yeniden keşfetmeyelim. Bunlar dilbilim alanında zaten yarım asır önce hesaplandı, tartışıldı. Bazılarına göre 100 benzer sözcük ortaklığın kesin kanıtıdır. Harfi harfine tam kök ortaklığı (kelime çiftleri) için bazı yazarlar 7 sayısı yeterli demiş. Bazıları 3 ile 7 arası sayılar vermiş. (Swadesh, Greenberg, Bender, Cowan). Bu sözlükte yüzlerce kelime çiftinden, binlerce örtüşmeden söz ediyoruz. 

Türkçenin ya da başka bir dilin, Arapçanın veya İbranicenin Avrupa dillerine güçlü biçimde girdiğini göstermek (bu sözlük bir kez daha bunu yapıyor) Batı dilbiliminin hakim anlayışını temelden geçersiz kılar. Farz edelim ki bu ortak sözcükleri Türkçe başka dillerden aldı. 1500-2000 yıl önce aldı. Demek ki Türkçe de aynı dil ailesinden. Demek ki Batı dilbilim paradigması, dil aileleri masalı çökmüş demektir. Korkunun ecele faydası yok. Son geldi. Fakat bu konunun ilk cephesidir. 

Konunun ikinci cephesi Türkçenin Batı dilleri için kurucu bir dil olarak tescillenmesi gerektiğidir. Bunu çok yönlü bütün kanıtlar bunu gösterdiği için savunuyorum. Böyle savları keşke milliyetçi saiklerle öne sürmüş olsaydım. Fanatikliğe varmadıkça milliyetçilik ayıp değil, ama bendeki asıl motivasyon her zaman gerçek arayışı oldu. Asıl aşırı milliyetçiler liberal ve demokrat maskeler takmış kolonyalistlerdir. Zayıf düşmüş halklarla ilgili gerçekleri sınır tanımadan çarpıtıyorlar. Nesnel bilgileri paylaşmanın “milliyetçilikle suçlama” yoluyla etkisizleştirilmesine izin veremeyiz. 

Türkçe neden köktür? Bu sözlükte Batılı sözcükler için Batılı etimologların açıklamalarını geniş olarak ele alıyoruz. Çaresizlikten uydurukçukluğa batmışlar. Türkçeyi kasıtlı olarak görmeden dünya dillerini çözümlemeye kalkıyorlar. 

Pek çok yanlış sonuca varıyorlar. 

  1. Sümerden, Hititten, Akkad ve Etrüsk’ten karşılıklarını koyduğumuz zaman tüm bu tezleri boşa çıkıyor. Bu kadim dillerle en yakın ortaklık Türkçededir; 
  2. Bir de kıtadan 20 bin yıl önce ayrılmış Amerikan Yerli dillerinde aynı ortaklığı koyduğumuzda hangi dil önceldi sorusu kesin cevabını buluyor. Bu sözlükte hepsi var, Sanskritçeden de yüzlerce örnek var ; 
  3. Bunun üstüne bir de Türkçe köklerin başka dillere geçişlerindeki ses değişim yasalarını bulup gösterdiğinizde kanıt düzeyi iyice yükseliyor. Aynı değişim yasalarıyla geçişen yedi sekiz örnek gösterdiğinizde “rastlantıdır” savunması gülünçleşiyor. Ki biz bu yasaların her biri için 15-20-40-100 örnek gösteriyoruz. Ses yasalarını keşfetmede en iyisi Adnan Atabek. Ben de onunkilere bazı yasalar ekledim. Elbette hepsi bilimsel tartışmaya açıktır. Yeter ki açık kanıtları kasten görmeme, duymama, konuşmama tavrını ayıplayalım; 
  4. Zaten son 30-20 yılda yayınlanan genetik çalışmalara dayalı insanlığın kadim göç yolları haritaları, tarihlemeleri de aynı gerçeği gösteriyor. Bunlardan en gelişmiş ve bütünlüklü olanı Anatole Klyosov’un yayınlarıdır. Bu yönde makale ve kitaplar bizim dil alanında ortaya koyduğumuz ortaklık kodlarını kromozomlar ve DNA üzerinden doğruluyor, bizim kanıtlarımız da onlarınkini teyit ediyor; 
  5. Aynı ortaklık zaten kültürel kodlarda, efsanelerde, dinlerde, anıtlarda, kilimlerde, giysilerde, müzikte, sembollerde vb. ayrı ayrı yaşıyor ve kendini gösteriyor; 
  6. Batı dilleriyle ortak sözcüklerin önemli bir bölümü birbirinden binlerce kilometre uzakta ve ayrı devletlerde yaşayan Türkçe lehçeleri içinde de ortaktır. Lehçeler arasında ve hatta aynı lehçe içinde kavramsal bir bütünlük içinde gelişmişler. Dallanıp budaklanıp kümeler oluşturmuşlar. Bu çeşitlilik birçok sözcük için başka dillerde yok. Bu da o sözcükler için Türkçenin kök olduğunu kanıtıdır; 
  7. Türkçe öteki kadim diller Sümerce, Hititçe gibi eklemeli bir dildir. Eklemeli diller ötekilerin atasıdır. Türkçe gramerin birçok özelliğinin “Hint-Avrupa” denilen dillerde yaşadığını başka bir çalışmamda gösterdim. 

Bu sözlük aslında konu üstünde büyük emek veren 100’den fazla yazarın eseri. Alıntı yaptığım her birinin adını burada sayamayacağım, fakat bazılarını sıralayayım. Yerli yazarlar, başta Adnan Atabek olmak üzere Konstanty Borzecki (Mustafa Celalettin Paşa), Bedros Efendi Keresteciyan, İsmail Hami Danişmend, Osman Nedim Tuna, Vecihe Hatiboğlu, Adile Ayda, Kazım Mirşan, Ünal Mutlu, Haluk Tarcan, Polat Kaya, Osman Karatay, Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut ve tabii M. K. Atatürk. Dışardan yazarlar, başta Norm Kisamov olmak üzere Illich Svitych, Sergei Starostin, Wilhelm Radloff, Allan Bomhard, Mel Copeland, Georgeos Diaz-Montexano, Anatole Klyosov, Mario Alinei, Olcas Süleymanov, Irek Bikkinin, Strahlenberg, Vilhelm Thomsen… 

Sözlüğün bu değişkesi esas olarak Türkçe. İçinde birçok bölümde İngilizce açıklamalar da var. Başka bir çalışmayla tümden İngilizceye de çevirebilirim. Ama sanmıyorum ki Türkçe bilmeyen okurlar anlamakta zorlansın. 

Kaan ASLANOĞLU

SÖZLÜĞÜ OKUMAK ve İNDİRMEK İÇİN TIKLAYABİLİRSİNİZ

 

KAAN ASLANOĞLU KİMDİR?

Kaan Arslanoğlu, 1959 yılında Bartın'da dünyaya gelmiştir. Babasının memuriyetinden dolayı Anadolu'nun birçok şehrinde, kasabasında çocukluğu geçmiştir. Bursa Atatürk Lisesini bitirdi. Bir yıl Bursa İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesinde okumuştur.

1977 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesine girdi ve 1984 yılında mezun oldu. Mecburi hizmet için Eskişehir Beden Terbiyesi İl Müdürlüğüne gitti. Mecburi hizmet dönemi bitince İstanbul'a tekrar döndü.

Kaan Arslanoğlu, 1986 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesinde psikiyatri uzmanlık eğitimine başladı. Aynı dönem içerisinde edebiyat çalışmalarının yanı sıra İstanbul Tabipler Odasında aktif olarak çalışmıştır.

2000 yılına kadar devlet hizmetlerinde mesleğini sürdürdü. Ardından özel çalışmalara geçen Kaan Arslanoğlu makaleleri İn Vivo, İnsancıl, Evrensel Kültür, Bilim ve Ütopya, Söz, Adam Sanat gibi dergilerde çıktı.

2005 yılında hekimlik-psikiyatri mesleğini bırakan Kaan Arslanoğlu, haftalık olarak Sol Haber Portal'ında yazmaktadır.

Kaan Arslanoğlu, tarafından kaleme alınan son kitap ise "Psikiyatri El Kitabı" İthaki Yayınları tarafından okuyucuların beğenisine sunulmuştur.

Kaynak: (ODATV) - Oda TV Editör: M.Güneş
 
Etiketler: TÜRKÇE, KÖK, DİL, ,
Haber Videosu
Yorumlar
Alıntı Yazarlar
Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı
UA-37277569-1