KIRKAĞAÇ KAVUNU FOTOĞRAF PROJESİ

            “Kırkağaç için ne yapabilirim?” diye düşünürken aklıma bir fikir geldi: Kırkağaç kavunu fotoğraf projesi! Önce fotoğraf  projesi ne demektir, oradan başlayalım. Fotoğraf projesi bir konunun, bir olayın ya da oluşumun belli bir süreçte, birbirinin tamamlayıcısı olarak, sistematik şekilde fotoğraflanması ve bu fotoğrafların bir belgesel haline getirilmesi olarak özetleyebileceğimiz bir fotoğraf çalışmasıdır.  Daha sonra belli bir mekanda bu fotoğraflardan oluşan bir sergi açılarak, bu çalışmanın halkla bütünleştirilmesi proje kapsamında bir etkinliktir.  Yine onun bir devamı olarak da bu çalışmaların bir katalog haline getirilerek, el altında ve her zaman ulaşılabilecek bir boyut kazanması, projenin son aşaması olarak kabul edilir.

            Yani kafamdaki proje kavunu masanın üstüne koyup da deklanşöre basmak değildi. Ayrıca bu benim yalnız başına altından kalkabileceğim bir proje de değil, bu bir ekip işi idi. Sonuçta bana bir fotoğraf yoldaşı gerekti, bu bağlamda aklıma ilk gelen kişi sevgili Kadir Boz oldu. Bilmeyenler için anlatayım, Kadir, Kırkağaç’ı benim gibi uzun yıllar önce doğduğu toprakları terk etmiş ama Kırkağaç adı geçince kalp atışları bile değişiveren bir fotoğraf sevdalısı. O benim gibi, sonradan olma,  çakma bir fotoğrafçı değil, gerçek bir fotoğraf sanatçısı. Evet, fotoğraf onun ekmek parası, bu doğru ama o profesyonelliği sanatla harmanlamayı başaran ender insanlardan biri. Size onu şöyle anlatayım; benden duymuş gibi olmayın ama kafayı ışıkla bozmuş biri! Sabahın dördünde yatağından kalkıp, ortaya bir obje koyup, yandan farklı ışık düşürüp, o yanal ışığın etrafında ateş böceği gibi dolanan bir sanatçı. Bilirsiniz, sanatçılar biraz aykırı tiplerdir zaten onları sanatçı yapan, bu başkalarından farklı olan yapılarıdır. Velhasıl bu projeyi yapmak için Kadir’den iyi bir ortak bulamazdım.

            Ama bu Kadir’le ikimizin altından kalkabileceğimiz bir proje değildi. Bize ciddi bir sponsor gerekiyordu. Gerçi ikimiz de böyle bir çalışmadan parasal bir beklentisi olacak kişiler değildik ama konu sadece bizim deklanşöre basmamızla bitecek bir olay da değildi. Kadir’den destek alınca, bundan altı ay kadar önce konuyu Ziraat Odası başkanı sevgili Emin Özarı’ya açtım. Kafamdan geçenleri onunla paylaştım. Bu projenin Kırkağaç’ın, Kırkağaç kavununun ve kabul etmesi durumunda Kırkağaç Ziraat Odası’nın tanıtımı olacağını söyledim. Sağolsun Emin başkan konuya çok sıcak yaklaştı.  Onun vizyon sahibi, genç ve dinamik biri olduğunu bildiğim için ilk aklıma gelen kişi o olmuştu.

Toprağa saçılan umut

Epey yol almıştık ama bu nasıl bir proje olacaktı? Kavun tarımını belli bir çerçeve içinde sunmak gerekiyordu. Kafamda kavunu anlatan basit bir senaryo oluşmuştu, iyi ama bir de bu senaryoda oynayacak ve bizi yarı yolda bırakmayacak oyuncular lazımdı. Bu oyuncu   hem gerçek bir kavuncu olmalıydı, hem de proje süresince bizimle çalışmalıydı. Epey  araştırdıktan sonra sevgili Ali’de karar kıldık. 

Tarlada yeşeren hayaller

Veeee ekip iş başında

Ali Sezer, çok kısa bir süre önce kaybettiğimiz, can dostum “Amatlan Mustafa sadecimin” oğlu. Bu senaryoda Ali ve onun oğlunu oynayacak delikanlı ekseninde, kavunun çekirdek olarak toprağa düşmesinden, soframıza gelmesine kadar olan aşamalar, fotoğraf ve video olarak anlatılacak. Bu projenin, aynı zamanda kavunculukla geçinen rahmetli Mustafa’nın ruhuna gönderilen bir selâm olacağına inanıyorum. Bu arada Türk sineması, sayemde bizim  Ali gibi yeni bir jön kazanmış olacak (!).

Rahmetli kavuncu Mustafa Sezer

Ruhu şad olsun...