Ortadoğu da emperyalizmin yıkamadığı tek kale kaldı. Kemalist Cumhuriyet.

Bu gün yerinde yeller esmesine rağmen "ortadan kaldırdık" diyemedikleri KEMALİST TÜRKİYE CUMHURİYETİ olanca kayıplarına rağmen, hala "yıktık işte" diyilmeyen bir güçle direniyor. Direnecek.

Ortalıkta dolanan yıkıcılara basit bir gözle bakılınca görülen gayet açık ve nettir.

Etnik ve dinsel bölünme teorilerine sarılanların hiç birinin, yaşamın doğal akışına dair bir argümanları yoktur.

Varsa yoksa uydurma tarihsel anılar ve saçma sapan savlar üzerine kurulu söylenceler üzerinden yürüyorlar.

Oysa yakın dönemimizde sümüklü hocanın tutturduğu yol çok daha taze ve ibretlik bir ders olarak duruyor önümüzde.

Bu gün ortalıkta boy gösteren tabansızların yaptıkları onun yaptıklarından hiçte farklı değil. 

Depremi durduran uyduruk ve bilim dışı anlatılara bakınca, onlara dair ciddi ciddi bir karşı söylem bile bulunamıyor. Çünkü o kadar saçmaki, sadece toplumsal anlamda yer edinemeyen cehaletin biyatından başka bir sığınakları yoktur. Ve biraz aklı başında olan topluluklarda bu saçmalıklardan söz bile etmiyorlar...

Adı lazım olmayan o cahil depremi bir tür diyalog kurulan şey olarak lanse edip, ona karşı "dur ey deprem git başka yerlere" demiş.

Aptal adam daha sonra bu yalanı yetmiyor, depremin o yalancıya cevap verdiğini iddia ediyor, sözde deprem ona diyor ki "ben sana itaat etmekle görevlendirildim"...

Akıl alacak gibi değil. Yalanın böylesi...( İzlemek için tıklayın) Yalnın kırk kuyruklusu da diyin siz.

Diğer taraftan etnik ayrımcılığa oynayan işbirlikçiler binlerce yıldır etle kemik gibi bir olmuş ayrı olmasının sosyolojik anlamda mümkünü olmayan iki kardeş halkı biri birine düşman etme adına savunur göründüğü etnik topluluğun "özgürlüğüne" dem vuruyor.

Oysa özgür olmak; hem ekonomik ve hem de sosyal anlamda  "Tam Bağımsız" olmakla mümkünken, o işbirlikçiler sınıfsal mücadeleden hiç söz etmeyip, iki kardeş halkı kan düşmanı yapmanın mücadelesini yapıyorlar.

Bu sömürü sistemde hangi insan etnik durumuyla sömürüye karşı savunuk durumda dır?

Buna aklı başında kim savuna bilir?

Açıkcası kim Türk olduğu için asgari ücretten daha fazlaya yada kim Kürt olduğu için asgari ücretin altında çalıştıtılabilir? Var mı bunun resmi bir örneği. Ahmaklardan başkası bunu öne süremez ve cahillerden başka buna kimse inanmaz.

Emperyalizmin aparatları, binlerce yıldır iç, içe geçmiş, kadim Anadolu insanını bölüp parçalamanın yolunda, bu gün bir hayli yol aldığı aşikar, ancak bunu başaracak mı? İşte burada büyük görev bizler;e Anadolu'nun milli güçlerine düşüyor, halkımızı her platform da uyanık olmaya ve bu kandırmacadan bir an önce uyandırmaya görevliyiz.

Biz bu görevi atalarımızın kutsal kanlarından aldık.

Anadolu'yu Türk-Kürt diye bölemeyecekleri gibi dinsel anlam da da parçalayamayacaklar. Dün Fetö'yü paçavra gibi gasp ettikleri tanklara, uçaklara mahküm ettiysek bu gün de onun devşirmesi alçakları aynı akıbete uğratacak güçteyiz.

Yeni bir oyun kuranlar bilmeli ki Anayasa bahane, asıl mesele ülkenin emperyalizme teslim edilip edilmemesidir.

Uluslar arası tröstleri cilalayıp ülkeye davet etmek, sevimli göstermek Türkiye'nin Kuvvacı güçlerini aldatamaz.

Emperyalizmin aparatlarının kendi araların da ki çelişkilere güvenmeden bu ülkenin milli güçleri uyanık olmalı.

Çocuklarımıza ve geleceğe borcumuzdur, yenilmemeliyiz.

Çocuklarımıza verecek hesabın dökümün de hiç bir mazaret, bizi masum kılmaz.