|
||
| BUĞDAY VE KOYUN | ||
| MAKALE Haberi | ||
 |
||
Sevgiler ve selamlar!
Bu genç kardeşiniz uzun bir aradan sonra yeniden sizinle beraber oluyor.
Biraz sizinle hasret giderdikten sonra yazıya giriş yapacağım. Kendimle alakalı üç beş kelam edeyim... Üniversite bitti. Nasip olursa Eylül ayı itibariyle mesleğime ‘’MERHABA’’ diyeceğim. Bilenler bilir, özel eğitime duyulan ihtiyacı ve atama puanlarını… Bugün bir yazı yazacağımı Whatsapp aracılığıyla duyurdum. Bu duyuru sonrası konu önerisi alabileceğimi söyledim. Lakin dönütler bu konu üzerine değil daha çok siyasi, tarihi ve edebiyat üzerine geldi. Ben de kafamın estiği bir noktadan yazmak istedim, giriştim yazmaya Bu konu nereden aklıma geldi diyecek olursanız sevgili dostlar! Bilenler bilir daha doğrusu Facebook ve İnstagram sayfalarımı takip edenler farkındalardır. Ben hem hayvancılık hem de çiftçilik ile uğraşan bir ailenin evladıyım. Hayvancılık için kuru mahsul önemli önem arz eder.
Velhasıl bugün kendimizin yetiştirdiği hem koyun üzerine hem de buğday üzerine dilimin döndüğü kadar bir şeyler karalayacağım.
Evvelden bizim yöremizde ‘’Tütün’’ çok ekilirmiş. Fakat bizim büyükler birinci öncelik buğday ekimini ikincisi de koyunculuğu ön plana çıkarırmış. Hala daha bu böyledir. Kuru mahsul biz muhakkak ekeriz koyun ise zaten vazgeçilmemizdir. Velhasıl ufaktan konuyu derinleştirecek olursak bildiğiniz üzere kainat üzerinde ilk çiftçi Hz Adem (as) dır. O günden bu güne yeryüzünde nerde bir insan, bir kavim, bir topluluk, varsa orada çiftçilik olmazsa olmazlardandır. Köylü kısmı buğdayını eker, biçer. Yaşamlarını devam ettirmek için buğday elde eder. Buğdaydan; un, ekmek, makarna, bulgur, yarma vs. yaparak karınlarını doyurur. Bunun yanında koyunda varsa eğer değme keyfine. Bir köylünün evinde 30-40 tane koyunu oldu mu kendi kendine yeter.(di) Etinden, sütünden, yoğurdundan, ekmeğine katık yapar, yününden, tırnağından, boynuzundan istifade eder(di). Şimdi bunu başarmak çok ama çok güç. Neden diyecek olursanız. Yaşayanlarla yüz yüze gelin size gerekli açıklamalarda bulunsunlar derim. Ben çok ayrıntıya girmeden biraz daha devam edeyim. Eskiden köyde yaşayan insanların ne sosyal güvencesi vardı ne de maaşları. Bir koyun satar maaş geliri gibi paraya dönüştürür ihtiyaçlarını karşılarlardı.Koyunların yününden, elbise, kazak, yatak, yorgan, yastık, minder gibi ihtiyaçlarını da karşılarlardı. Buzdolabının olmadığı dönemlerde, bir koyun öldüğünde etini önce kavurma yaparlar, iç yağ ile dondurur onu kullanır, teker yaparak güneş almayan tepeden aydınlatmalı kilerlerde saklarlar, zamanı gelince kullanırlardı.
Şimdi nasıl peki?
Ah el klavye üzerinde gidip geliyor lakin yazmak bir kenara dursun yanlış bir kelam ederim diye korkuyorum. Eskileri özlediysen eskilerde yaşasaydın diyecekler de çıkacaktır eminim lakin gerçekler bunlar ben ne yapabilirim biraz daha yazalım.
Eski insanların etsiz yemek yediklerini sanmayın bu günkünden daha çok tüketiyorlardı.
Hem hayvansal yağ, hem eti, hem bulguru, hem bulamacı ile beslenirlerdi. GDO bilinmezdi.
Buğdayı, bulguru, eti, yağı, yumurtası tamamen doğaldı. Bu günkü gibi tavuk dönerinin içinden çamaşır suyu çıkmazdı. Büyük ölçüde, ister buğday eksin, isterse koyun beslesin, üretsin zenginlik meta sayılırdı.
Eskiler demişler ki; buğday ile koyun gerisi oyun.
Bugün maalesef köylerimizde genç nüfus kalmadı , şehirlere göç etti, çiftçiliği bıraktı, eşi çiftçilik yapmak istemedi v.s
Mera denilen kavram bırakın boş kalmayı mera denilen şey köylerimizde kalmadı.
Eskiden hayvanlarla dolu olan köylülerin ahırlarında hayvan kalmadı.
Tarlalarımız ne ekiliyor ne sürülüyor ne de sürülüyor. Haa eken ekiyor o da ya utancından ekiyor ya laf olmasın diye ekiyor ya da bir umut bir şey kazanır mıyım diye ekiyor.
Yeteri kadar mı? Sizler düşünün ...!
Kim ekecek kim biçecek evlat peki ne istiyorsun sen diyebilirsiniz biraz da ona değinelim.
Daha öncesi ben bir yazı paylaşmıştım köy enstitülerini anlatmıştım işte tüm cevap orada saklı o yazıyı bulursanız benim ne istediğimi göreceksiniz bununla beraber ‘’tarım için ne yapılmalı adlı yazımı okumanızı tavsiye ediyorum’’ hepsinin cevabı bu iki yazıda gizli
Peki ben ne diyorum bu yazıda bir cümle ile anlatacak olursam.
Ne buğday, ne de koyun kaldı diyorum.
Vesselam.
|
||
|
||
| Etiketler: BUĞDAY, VE, KOYUN, |
|
Atatürk Evi Restorasyonu 
23-05-2024
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.
