…Engelleri Aşmak…
Sevgili Okuyucular!
Ben bir özel eğitim öğretmeniyim.
Bugün için bir mesaj yayımlaması gereken varsa onlardan birisi de benimdir. Özel eğitimin ne olduğu hakkında herhangi bir bilgisi olmadan bu branşı tercih eden ben şuan elde ettiğim deneyimleri ve bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlk Gazi Üniversitesi’nin F bloğunda derse girdiğim günlerde şu an için bölüm başkanım Prof. Dr. Necdet Karasu ‘’Engel’’ kelimesini şöyle tanımlamıştı. ‘’ Engel, hal durumudur.’’
Kısa ve net bir tanım aslında bir anlam çıkarmak için bana göre ‘’halin farkında olmak gerekiyor.’’
Hal; tutum ve tavır anlamlarına gelir. Siz hiç yetersizliği bulunan bir ferde ilk bakış esnasında olumlu bir tavır aldınız mı? Onunla muhabbet esnasında onun bir şeyleri başarabileceğine dair hiç olumlu bir tutum sergilediniz mi? Kesinlikle ‘’ Hayır’’
Yine ikinci sınıf içerisinde ‘’ Kaynaştırma ve Bütünleştirme’’ dersini alırken hocam Doç. Dr. Arzu Doğanay Bilgi Bütünleştirme ve Normalleştirme kavramları üzerine çok durmuş bizlere aşılamaya çalışmıştı. Düşünüyorum da bu kavramların ülkemizde yerleşmesi çok ama çok uzun yıllar alacak…
Neden Semih Hoca?
Yaklaşık iki veyahut üç gün öncesi yetersizliği bulunan bir kişiye arkadaşı ‘’şunu aşağıya indireceğiz.’’ Şeklinde bir tabir kullandı. Üstelik bu arkadaş bir üniversite öğrencisi eğitim basamaklarının en üst seviyesine çıkmış bir kişi… Bu basamağa kadar ulaşmış bir kişiye bizler özel eğitimin, engelin, normalleştirmenin ve bütünleştirmenin farkına vardıramadıysak ne zaman vardıracağız?
Peki Semih Hoca sen ne istiyorsun?
Ben ‘’herkesi’’ kapsayacak bir eğitim istiyorum. Bu eğitim içerisinde dışlama ve ayrımcılık olmayacak. Bunun içinse ne yapılmalıdır biliyor musun?
Entegrasyon sağlanmalıdır. Tüm elemanlar birbirleriyle et ve tırnak gibi birleşecek ayrılmaz unsurlar olmalıdır. .
Fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Ekonomik düzey arttırılmalı, çağdaş ve refah milletler seviyesine ulaşılması adına öğrencilerin, ailelerin, çalışanların kısacası tüm unsurların desteklenmesi gerekmektedir.
Eğitim içerisinde çocukları ayırmak, etiketlemek ve dışlamaktan vazgeçilmesi gerekmektedir. Onların bireysel farklılıkları göz önünde bulundurularak yapılacak çalışmalar planlanmalı ve programlanmalıdır.
Eğitim; öğrenci ve öğretmen arasındadır anlayışından vazgeçilerek bunun yerine eğitimi okul merkezli haline getirilmelidir. Okulun tüm elemanları eğitime dahil edilmeli tüm elemanlardan katkı alınmalıdır.
Eğitim içerisinde tüm elemanlar lojistik destek almalı ve bireylere o lojistiklerin sağladığı yararlar doğrultusunda katkı sunmalıdır.
Çıkan kanunlar, yasalar, yönetmelikler doğrultusunda alınan kararları hızlı bir şekilde uygulamaya konulmalıdır ve bu kanunlar hakkında tüm unsurlar bilgilendirilmelidir.
Eğer bunları sağlarsak ‘’ Engelleri birlikte aşarız.’’ Baş kısımda hocamın ‘’Engel; hal durumudur.’’ Tabiri üzerinden bir nebze daha ilerlemek istiyorum.
Hal güç manasına da gelir. Özel eğitim gerektiren bireyleri güçsüz bir işe yaramaz etkisiz elaman algısından vazgeçmemiz gerekiyor.
Onların başarılarını görmemezlikten gelmemeliyiz.
Milyonlarca lira maaş alan sporcular bir Avrupa Şampiyonasına veyahut, Dünya Kupasına gidemezlerken Ampute Milli takımız iki kez Avrupa şampiyonu olmuştur. Dünya kupasında bronz ve gümüş madalyalar getirmiştir. Tekerlekli basketbol için Galatasaray ve Beşiktaş uluslararası nice başarı elde etmiştir… Ya Sümeyye’miz onu anlatmadan geçebilir miyim? Kolları yok o yüzemez, yazamaz v.s bir sürü tabiri ortaya atanlar kızımız Avrupa yüzme şampiyonu olmuştu… Daha örnekleri sıralayabilirim. Örnekler çoğaldıkça bizlerin mahcubiyeti de yüzümüze vurması gerekir.
Uzun uzun anlattım ne yapılmalı, ne olmalı, neler oldu tabirlerini şimdi ise geldik asıl meseleye…
Şunu belirtmek istiyorum. ‘’ BU YAZI BİR TEBRİK YAZISI DEĞİL HATIRLATMA YAZISIDIR.’’
“Birleşmiş Milletler tarafından 3 Aralık 1992 tarihinde Dünya Engelliler Günü olarak kabul edilen bugün, engelli bireylerin geleceğe güvenle bakabilmeleri, toplumsal yaşama en üst düzeyde katılmaları, yaşam kalitelerinin yükseltilmesi, yaşadıkları zorluklara dikkat çekilerek çözüm yollarına ışık tutulması ile sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamda kendilerine yönelik farkındalığın arttırılması açısından önemli bir gündür.
Engelli bireyler, yaşadığımız toplumun ayrılmaz parçasıdırlar. Engelli bireylerimize sahip çıkılması, onların yaşama sevinci ile topluma kazandırılması, bunun için çaba gösterilmesi, bizlerin, hepimizin ortak görev ve sorumluluğudur.
Unutmamalıyız ki en büyük engel, sevgisizlik ve duyarsızlıktır. Engelli bireylerimiz için hassasiyet göstererek, duyarlılıkla hareket ederek toplumsal bilinci geliştirmeli, farkındalık yaratmalı, sorunlarına yapıcı çözümler getirmek için çalışmalıyız. İnsanı hayata bağlayan, yaşama gücü veren en önemli duygu paylaşarak yaşamak ve sevgidir. Engelli bireylerimize her zaman hoşgörü, sevgi ve anlayışla yaklaşmak, ihtiyaç ve beklentilerinde yanlarında olarak onları olabildiğince mutlu kılmak, yaşama sevinçlerini kaybetmemeleri için çaba göstermek, ailelerine moral ve destek vermek ulvi ve bir o kadar da anlamlı bir yaklaşımdır.
Bu duygu ve düşüncelerle 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde yapılacak etkinliklerin engelsiz bir dünya için toplumsal bilincin ve farkındalığın artmasına vesile olmasını temenni ediyor, engelli bireylerimiz ve ailelerine sağlık, huzur mutluluk, yaşantılarında kolaylıklar diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.
SEMİH İÇSEL… ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ
|